Ah Ingeborg,
Nasılsın?
Sen hep ölümü düşünmek gibisin,
Sen "günü bölen çan sesleri gibi
barışın ve mutluluğun yakasına yapışan
ve olgun tarladaki orakları andıran
o büyük dünya korkusunun çocuğu"sun.
Cenab-ı Hak Asr Sûresi'nde:
"Asra (zamana) yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye
edenler müstesnadır." (103/Asr, 1-3)
buyurmaktadır.
Zamana yemin ile başlayan bu sürede; iman, amel-i
salih, hakkı ve sabrı tavsiye
Kitap konusu itibarıyla klişe olma ihtimali yüksek gibi durabilir. Klasik Hollywood filmlerindeki uzaylı tasvirlerini bilirsiniz; büyük kara gözlü, küçük, kısa, zayıf insansı varlıklar. Ya da Kurtuluş Günü filmindeki gibi bir istila. Hatta
Dünyalar Savaşı kitabındaki gibi bir istila. Bu kitapta yazar dünya dışı ileri teknolojiye sahip zeki varlıkları
Gerçek onu aradığımız için,onsuz olamayacağımız için gereklidir,her işin başı olduğu için,bütün yaratıcılığımız,insan olmamızın sırrı,haklıdan yana olmamızla,gerçekle mümkün olduğu için bağlıyız ona. Bu bir tutkudur,tutkunluktur,mantığı hesabı olmayan bir tutkunluktur,insanoğlunun içinden,ruhundan bu duyguyu söktün mü kuraklık başlar,çölleşir dünya,hiçbir şey yeşermez,bitmez!Koskoca bir boşluk kalır,gerçekten koptuk mu,düşüncelerimiz fahişeleşir,kendini her gün başkasının kolarında bulan söz orospusu oluruz!..
Ebu Hureyre'den riayet edildiğine göre; Resulallah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur. "Aziz ve yüce olan Allah'ın rızası için kazanılacak bir ilmi, kim dünya menfaati elde etmek için öğrenirse kıyamet günü cennetin kokusunu bile alamayacaktır.
Abu Davud ilim 12
Ruhunda bir güzellik yeşert,
tüm baharlar kalbine hayran kalsın. Gönlünden bir dua et,
Dünya hep arkanda kalsın.
Kimsenin ruhunda yara olma,
vebal alıp bu diyardan ayrılma…
1149. Ebû Hureyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı.”
Müslim, Cum'a 17, 18. Ayrıca bk. Tirmizî, Cum'a 1, 2; Nesâî, Cum'a 4, 45.
...
Başka hadislerde, bunlara ilâveten, Hz. Âdem’in tövbesinin o gün kabul edildiği ve kıyametin o gün kopacağı belirtilmektedir (Tirmizî, Cum'a 1, 2; Nesâî, Cum'a 45).
Hz. Âdem’in cennetten çıkmasını, oradan atılma ve kovulma gibi düşünenler olabilir. Hz. Âdem’in cennetten çıkması, ilâhî kader gereğince dünyanın insanla, özellikle peygamberler ve Allah’ın veli kullarıyla şereflenip süslenmesine vesile olmuş, Hz. Âdem de bu suretle Allah’ın yeryüzündeki halifesi olma şerefine ermiştir.
Hz. Âdem’in cennetten çıkmasını makbul bir şey saymayanlar, onun cuma günü vefat etmesini de aynı şekilde iyi bir hâdise saymayabilirler. Halbuki Hz. Âdem vefat etmek suretiyle, dünya gurbetinden kurtulup asıl vatanı olan cennete dönmüştür.
Kıyametin kopması da böyle anlaşılmalı ve kıyamet, mü’minler için Allah’ın cemâline ve sayısız nimetlerine kavuşma sürecinin başlaması sayılmalıdır.
Selamlar nasılsınız umarım keyifler yerindedir. Kitaplarını çok severek okuduğum Beyza Alkoç'un yakın zamanda çıkan "Enkaz Altındakiler" kitabını sizlere tanıtmak istiyorum.
Kitabımızın konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Dünya üzerinde birçok ülkede aynı anda başlayacak olan bir yarışma buroşürünü baş karakterlerimizin
Ehlisünnet itikadında olan kimse, hayatta olan Müminlerin bağışladıkları dualar ve verdikleri sadakalardan vefat eden Müslümanların faydalandıklarına inanır.
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır:
"Kimin ana ve babası Müslüman olarak ölürse onlar için dua etsin, Allâhü Teâlâ'nın onları bağışlamasını istesin."
"Kabirdeki ölü, denizde boğulmak üzere iken yardım isteyen biri gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden veya arkadaşından kendisine gelecek duayı bekler. Dualar kendine ulaşınca, dünya ve içindekilerin kendisinin olmasından daha çok sevinir."
İbn-i Abbas radiyallahü anhümâ da şöyle buyurmuşlardır: "Bayram ve Receb-i Şerif ayının ilk cuması, senenin diğer cuma gece ve günleri, Aşure Günü ve Şaban-ı Şerif ayının on beşinci gecesi Müminlerin ölülerinin ruhları kabirlerinden çıkıp evlerinin kapılarında dururlar. Derler ki: 'Ey ev halkı! Bu gece bir lokma ekmek de olsa sadaka verin, bizlere merhamet etmiş olursunuz. Biz şimdi sadakanıza muhtacız. Eğer ev halkı sadaka vermezse, üzgün olarak kabirlerine dönerler."
Her insan özellikle kendisini bekleyen üç temel ödevin üstesinden gelmek durumundadır. Sözkonusu ödevler onun için gerçeği oluşturur. İnsanın karşısına çıkan bütün sorular bu ödevler doğrultusundadır. İnsan her allahın günü kendisine kafa tutup meydan okuyan bu sorulara çözümler arayıp bulmak zorundadır sürekli. Bulduğu çözümler de yaşamın