Jack London tarafından 1912 yılında yazılan "Kızıl Veba", 2013 yılında tüm dünyayı saran ve uygarlığı yok eden ölümcül bir salgını anlatır. Hikaye, salgından 60 yıl sonra, hayatta kalan son insanlardan biri olan yaşlı Profesör James Howard Smith'in (Granser) torunlarına anlattıkları üzerinden aktarılır.
Granser, salgın öncesi dünyanın teknolojik ve sosyal yapısını, insanlığın kibirli ve bencil doğasını anlatarak başlar. Salgın başladığında, hızla yayılan ve çaresi olmayan hastalık karşısında toplumun nasıl çöktüğünü, insanların paniklediğini ve tüm düzenin nasıl altüst olduğunu gözler önüne serer.
Salgın sonrası dünya, teknolojinin ve bilginin kaybolduğu, insanların hayatta kalmak için ilkel bir yaşam tarzına geri döndüğü bir yer haline gelmiştir. Granser, bu yeni dünyada hayatta kalma mücadelesini, insanlığın yeniden doğuşunu ve yeni bir toplumun oluşumunu anlatır.
"Kızıl Veba", insanlığın kırılganlığını, uygarlığın ne kadar kolay yok olabileceğini ve doğa karşısında ne kadar aciz olduğunu gösteren çarpıcı bir eserdir. Aynı zamanda, umut, dayanışma ve insan ruhunun gücü gibi temaları da işler.
Kitap, insanlığın geleceği hakkında düşündüren, distopik bir gelecek tasviri sunarken, aynı zamanda insan doğasının değişmezliğini ve hayatta kalma içgüdüsünü de sorgulatır.