Öncelikle https://1000kitap.com/beydervis ‘e bu güzel etkinliği düzenlediği için teşekkür ederim.
Kitabın kapağından gülümsüyor bize Tezer Özlü. Sanki kapağı açınca biz de gülecekmişiz gibi. Oysa hiç öyle olmuyor. Kitapta ne o gülünç şeyler anlatıyor ne de biz gülüyoruz. Yaşamın Ucuna Yolculuk, bir yaşamın sonuna doğru götürüyor bizi.
Berlin-Hamburg-Prag-Viyana-Zagreb-Belgrad-Niş-Belgrad turuna çıkıyoruz. Pavese’nin yaşamına gidiyoruz, Kafkayı ziyaret ediyoruz, Svevodan bahsediyoruz.
Sayfalar geçtikçe Tezer ile vedamız da yakınlaşıyor, ben gidiyorum diyor Tezer. Biz bir şey yapamıyoruz. Nasıl gitmişse Pavese Tezer’in yaşamından Tezer’de bizim için Pavese gibi oluyor, gidiyor.
İlk sayfalarda kitaba biraz zor adapte oldum ve yine ilk sayfalarda soru cümlelerinin sonunda soru işareti olmaması aynı cümleyi bir kaç defa okumama sebep oldu. Ama kitabın bağlayan bir yanı var, sayfaları çevirme isteğini hep tutan bir yanı.
Kitapta kelime seçimlerinde, kurduğu cümlelerde çok cesur Tezer Özlü.
Mesela cinselliğe bakış açısı belki çoğunuzun tasvip etmeyeceği türden ya da intihar düşüncesi.Ama o kadar dürüst ki yazılarında, onu sorgulama hakkını vermiyor bize. Sebeplerini o kadar güzel anlatıyor ki herkesin olmadığı kişi olmaya çalışırken onun sadece toplumun doğrularıyla bir kalıba girmektense kendi olduğunu...
İlk okuduğum Tezer kitabının bitmesinin hemen ardından büyük bir ACI geldi yaşamıma, şimdi benim için Tezer hüzün ve acıyı da yaşamıma getiren kadın. Kitaptaki hüznünle, acınla, acımla geldin ama yine de hoş geldin.