Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.16
Depresifliği ve bir yazara duyduğu takıntılı sevgisi ile (aynı şekilde Dazai aşığıyım) kendime yakın bulduğum bir yazar oldu Tezer Özlü. Fakat, sanırım gereksiz bir şekilde büyük bir beklenti ile aldım elime kitaplarını; çünkü bir tık hayal kırıklığı yaşamış olabilirim. İnsanların abartması sonucu da olmuş olabilir bu. Ben bugüne kadar okuduğum
Tek oturuş ve iki bardak çay ile bitirilecek bir kitap. İnsanın dönüşümü, yıllar içinde değişimi, hiç bitmeyen yolculuğu, karşılaştığı engelleri, çektiği sıkıntıları ve hayatta kalmak için verdiği mücadele ele alınmış. Aşkının peşinden diyar diyar gezen, maceralara atılan, farklı dünyalar keşfeden bir adam. Kısacık ama farklı bir hikayesi olan güzel bir kitap.
Bu kitaba nasıl bir inceleme yazılır hiçbir fikrim yok ama çok sevdiğimi söyleyerek başlayabilirim. Prenses Gelin hem yazar hem de önemli bir senarist olan William Goldman tarafından 1973'te yazılmış kitabı ve 1987'de çekilmiş filmiyle aslında oldukça popüler olan bir eser. Ülkemizde ise pek bilinen bir yapıt değil ya da ben denk
Evrenin oluşumu
Dünyanın başlangıcından başlayan ve herkesin anlayabileceği seviyede açıklayan güzel bir kitap. Ben en çok bu baskıyı sevdim sayfanın kalitesi ve içinde konuyla ilgili barındırdığı renkli resimler hepsi çok güzeldi özellikle evreni anlatan kitaplarda resim olması daha iyi oluyor.
203 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitap Ursula K. Le Guin'in benim için artık bir Stephen King, Bukowski gibi sığınabileceğim bir liman olduğunu kanıtladığı, okuduğum ve beğendiğim üçüncü romanı.
Bu kitapta dünyalar yaratıyor... okuyucuyu sıcak bir şekilde ağırlıyor ve onları kendi hallerine bırakıp, başka dünyalara seyahat etmenizi sağlıyor. Kısa kısa öyküler uzun bir zaman dilimine bırakıldığında benim aldığımdan daha fazla tat alabilmenize olanak tanıyan küçük bir kitap. Ama dünyamıza bir ayna tutması açısından büyük de bir kitap.
Eski yazarların dünyanın geleceği kaygılarıyla yazdıkları distopyalar, hayallerde kurgulanan ütopyalar ve şimdinin keyifli bir konu tekrarı yaptığı, hayaller üzerine başarılı bir Le guin kitabı.
Posta Güvercinleri & Zeynep Perçin
Psikiyatri ihtisası öğrencisi Nalan...hazırladığı tezinin sonuna geldiğinde, başka dünyalar arasında gidip gelmiş olmanın yorgunluğunu ruhunda o kadar derin hissediyordu ki, içler acısı bu yolculuğu nasıl tamamladı, ne amaçla başlamıştı gerceğin izini bulma hayali ve bu hayali gerçekleşecek miydi? Nelerin izini sürdü, neler öğrendi, hangi acıların hangi hüzünlerin izini sürdü de bu acı ve hüzün dolu yaşanmışlıkların tanığı oldu. Peki kaldırabilecek miydi ruhu ve bu kadar ağır bir yükü, bu sıkışmış ânında bir de göz kırpan bir aşkın işareti vardı karşısında, onun da yüreğini kıpır kıpır yapan genç doktorla bir gelecek inşa etme gücünü bu yorun yüreği kaldırabilecek miydi?
Şizofrenisi, çoklu kişilik bölünmesiyle devam eden hasta bir kadın Cavidan...Kafasının içinde yarattığı bir dünyanın içinde kaybolmuş, bu ütopyada kendi gerçekliğiyle karıştırmış, aslında kendi varolusunun bilincinde de yok olmuş bir kadın, peki o bu hikayenin neresinde?
Victoria da, bu esrarengiz üçgenin bir köşesinde üçüncü bir kadın olarak karşımızda, ortak noktaları nedir bu kadınların, Zeynep Perçin edebiyat dünyasına hızlı bir giriş yaptığı ilk romanı.. #postagüvercinleri İkinci dünya savaşının son günlerinden günümüze uzanan hikayede İtalya, Almanya, ve İstanbul üçgeninde yaşanan aşkın ve travmaların izini sürerken metaforik anlatımı, satır aralarına gizlediği ipuçlarını takip ederek, bir gizem ve şaşırtan sonuyla farklı bir hikayeye biz okuru da konuk ediyor.
Kanatlanmaya hazır mısınız?
88 syf.
8/10 puan verdi
Dün Halide Edib Adıvar'ın yazıldığı Yolpalas Cinayeti kitabını #okudumbitti
Alışılmış cinayet romanlarından farklı olarak ölenin ve öldürülenin belli olduğu romanda cinayetin sebebi irdeleniyor. Dönem yazarlarından biri olduğunu ve toplumsal sorunları kaleme aldığını düşünürsek sınıf ayrımının ve daha sosyetik kesimin yozlaşmasını da çok net bir şekilde gözler önüne seriyor aslında Halide Edib.
Meslek, maddi imkanlar ve sosyal statü gibi dönemin insanı kategorize eden unsurları beraberinde biraz da kesin hüküm getiriyor. Dul bir kadının fahişe olarak tanımlanması veya eş, dost, akraba dahi olsa o kişiyle aslı olmayan yakıştırmalara maruz kalması.
Bu noktada aslında toplumda var olmak için mücadele eden, kalbindeki sevgiyi hiç kaybetmemiş ve hayata sımsıkı sarılmış dünyalar iyisi bir Akkız... Cinayeti işlemiş olsa da sebepler ortaya çıktıkça, geçmiş deşildikçe insanın yüreği sızlıyor. Ne denir bilmiyorum ama masum ve hayatın sillesini yemiş gencecik bir kızın adaleti kendisinin nasıl ve neden sağladığını okumak beni çok etkiledi.
Toplumun sosyetik kesiminde de olsan, mal varlığın başkalarının gözlerini de kamaştırıyor olsa kalbin yozlaşmaya başladığında insanlığını ve benliğini de kaybetmeye başlıyorsun. Anne babasını dahi hor gören, dünyaya hükmedecek bir gücü olduğunu zanneden insanlara dönüşüyorsun. Burada sevindiğim tek nokta adaletin bir şekilde tecelli etmesi oldu. Belki tam belki değil ama bu ayrışma daha güzel nasıl kaleme alınabilirdi bilmiyorum. Çok beğendim ve kesinlikle #tavsiye
