...
Bizler "tek dünyalı" insanlar değiliz ki böylesine kapatalım gözlerimizi. Bizler iki dünyalı insanlar olarak sonsuz dünyamızı nasıl değiştiririz bu sahteliğe? Bu akıl kârı olabilir mi? Kıyas edelim desek bu dünya ve öbür dünyanın süresini, kıyas dahi edilemez ki. Biri fani, biri ebedî. Sonu var bu dünyanın bir gün bitecek. Meçhul falan da değil üstelik.
.. Kesinlikle şu an sahip olduğumuz ne varsa bir gün yitip gidecek. Ve bütün bunları bilerek ne yapmaya çalışıyoruz biz? Aişe anamız ağlarken, Hazret-i Ömer ayetin ağırlığından yataklara düşerken; ne kadar ciddiye almışız bu meseleyi? Hayatımızın hangi alanında gündem etmişiz? Bizler hayatları boyunca ev araba taksiti ödeyen insanlara evrilmişiz.
Sayfa 218
Olan biten her şeyden hepimizin sorumlu olduğunu kabullenmemiz gerekir "hepimiz vazgeçilmeziz, hiç birimizin yeri doldurulamaz" diyor Kızılderili aktivist Leonard Peltier. her birimiz zorlu seçim savaşında, en iyi ve en kötü ihtimallerimiz arasında gidip gelen sonucu değiştirecek o tek oyun sahibiyiz.
Sayfa 16 - Sel yayıncılık
Sabah yataktan kalktığımız andan gece yatmaya gittiğimiz ana kadar geçen sürede tarihi oluştururuz ve tarihi oluşturan şeyler yalnızca yaptığımız şeyler değil aynı zamanda yapmadıklarımız da.
Sayfa 16 - Sel yayıncılık
"Sonsuz sayıda ölçülemeyecek kadar küçük eylemler bütünü..."
Sayfa 16 - Sel yayıncılık
Her koşulda hareketlerimiz her zaman bir amaca yöneliktir ve hepsinin sonuçları vardır.
Sayfa 15 - Sel yayıncılık
dünyayı değiştirmek derin ve süregelen bir tatmin duygusu yaratır; ve bu tatmin duygusu yalnızca "işi bitirdiğimizde" değil, -bitirmek mümkün olsa bile- bu yolda attığımız her adımda hissedilir.
Sayfa 11 - Sel yayıncılık
mizacımız nasıl olursa olsun, çoğumuz sıklıkla dünyayı değiştirmenin imkansız olmasa dahi çok zorlu bir iş olduğu sonucuna variyoruz. Bu yüzden denemeyi bile göze alamıyoruz.
Sayfa 11 - Sel yayıncılık
Tüm taraflar kendinin haklı olduğuna inandığı sürece hiçbir çatışma çözümlenemeyecektir. Taraflardan en azından biri yanılabilecegini dikkate aldığı sürece mümkündür. Ve haklı ya da haksız olduğumuz, zihinsel pozisyonlarla değil, başkalarına karşı tavrımızla belirginleşir. Eğer karşımızdakine gerçekten kendine has görüşleri ve hassas noktaları olan bir birey olarak saygı göstermezsek hiçbir yere varamayız.
Sayfa 119 - Sel YayıncılıkKitabı okudu