Toplumsal gerçeklik imgelerle kavranmak için fazla çetrefil ve öz-bilinçli bir hal almıştır; bir biliş tarzı olarak sanat bu nedenle en yüksekte yer alan mevkiini artık felsefeye bırakmalıdır. Hakikat, duyusal olanı yenmelidir. Sanat Antik Yunanlılar için toplumsal gerçekliğin bir imgesini sunmuş olabilir; fakat bunun yegane nedeni, antik dünyanın modernliğin teorik öz-bilincinden yoksun olmasıdır -sanat, Hegel için büyük ölçüde bilinçdışı bir olaydır. Eski koşullarda sanatçı, bir bütün olarak kültürün dünya görüşünü somutlayabilir. Fakat artık sanat eseri, kendisinden öte pek az şeyi yankılar. Böyle olması, onun hem özgürleşmesinin ama hem de içinin boşalmasının bir işaretidir. Sanat doğası gereği belli bir içerikle sınırlıdır ve dolayısıyla çağa bir bütünlük imgesi sunamaz -o bütünlük ki Tanrı'nın kendisi kadar yücelik mertebesinde temsil edilemez bir hal almıştır ve ancak kavramın onu bize teslim etmesi umulabilir. David Roberts'ın dediği gibi, "sanat artık tam kapsamını ve meşrulaştırımını ancak teoride bulur"
Kuran'da bahsedilen birbirine karışmayan denizler nerede?
Kuran’da birbirine karışmayan denizler olduğu bildirilir. Üstelik bu ayetlerden birinde ise bunlardın tatlı ve tuzlu su denizleri olduğu da bildirilir. Ayete bakalım “İki denizi salıveren de O’dur. Biri tatlı, susuzluğu giderici; biri ise tuzlu, acıdır. Bununla berâber aralarına bir engel ve aşılmaz bir sınır koymuştur.” (Furkan,
Reklam
136 syf.
9/10 puan verdi
İktisat ve Tarih
Cipolla'nın kitabı 1961 yılında yazılmasına karşın güncelliğini yitirdiğini söylemek güç. Özellikle iktisadi yasaları dünyanın seyrini değiştiren zirai ve sanayi devrimin etkileriyle sentezleyerek yaptığı derin tespitlerle dünyanın ekonomik tarihini daha aşikar kıldığı görülüyor. İktisat ilminin geçmişten günümüze aynı iç devinimlere sahip olduğunu Cipolla'nın oluşturduğu teoremlerin halen geçerli olmasından anlaşılıyor. Zira kendisi ve çevresini değiştiren insanın doğası iki büyük devrime karşın pek değişmiyor. Bunun bilincinde olan Cipolla tezini oluştururken kainatın değişmez yasalarına temas etmekten çekinmiyor. Çünkü zaman ve zemin ne kadar değişirse değişsin, insan faktörü değişmez. Kitapta bolca tablo kullanılması adeta insanlığın son yüzyıllardaki iktisadi değişimini istastistiksel olarak ortaya koyuyor. İktisat ve tarihin kesişim alanını iyi bir şekilde yansıtan bu güzel kitap, kısaca mütehassıslarına güzel birkaç saat vadediyor.
Dünya Nüfusunun İktisat Tarihi
Dünya Nüfusunun İktisat TarihiCarlo M. Cipolla · Ötüken Yayınları · 201542 okunma
Kaybetmenin acısını çekmemek
Dünyanın geçici, kısa ömürlü ve tutarsız doğası her Budist disiplininin temelinde yer alır. Bunu her zaman akılda tutmak, birini ya da bir şeyi kaybettiğimizde aşırı acı çekmemizi önler.
Sayfa 160Kitabı okudu
"İnsan doğası gereği kendisinden farklı olana karşı biraz daha fazla dikkat kesiliyor. Dünyanın her yerinde yabancılar , farklı olanlar, ötekiler hep olduklarından fazla ve büyük görünüyor. Suriyeliler de dikkat çektikleri ve farklı oldukları düşünüldüğü için olduklarından fazla algılanıyorlar."
Antropologlar birer sosyal bilimcidir. Laboratuvarda değil, sokaklarda, insanların evlerinde, sınıflarda ya da insanların zamanlarını geçirdiği ve kendi gündelik hayatlarını sürdürdüğü herhangi bir yerde çalışma yürütürler. Toplumsal dünyanın dinamik doğası nedeniyle kendi çevrelerine uyum sağlamak konusunda yeteneklidirler. Bütün bunlar, alan çalışmasının keyifleri ve hayal kırıklıklarının birer parçasıdır.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.