Evet yalnızlığı seviyorum... Çünkü sohbetler mutfakla tuvalet arasında tükeniyor artık.Oysa iç sesim çok güzel şiir okuyor bana, dur!!! bir kahve yapayım sana....
Gidince anladım; aşk'ın ismine müptela olduğunu
Suların sana aktığını.
Yağmur damlasının seni incitmemek için nazikçe yere indiğini
Leya, suskunluğun çöl serabı; aldanıyorum.
Yolumu kaybettim Mina
Ufkuna varamıyorum.
Taha Tayfun Vergili
1944'ün Mart ve Nisan aylarında, Orhun dergisinin 15. ve 16. sayılarında çıkan açık mektuplar bir bomba tesiri yapar. Dergiler kapışılır ve dağıtıma çıktığı ilk gün tükenir. 5.000 adet basılan 16. sayı tükenince bir 5.000 daha basılır. Yazılar, bazı liselerin sınıflarında, öğrenciler arasında yüksek sesle okunur; Anadolu kasabalarında ve şehirlerinde okuma yazma bilmeyen insanlar ise ortaokul talebelerine bu yazıları okuturlar. Ülkenin her yanından Atsız'a tebrik telgraf ve mektupları gelir. Bütün ülkede millî bir heyecan dalgası oluşur ve her tarafı sarar. Prof. Dr. Fatih Kirişçioğlu'nun bana anlattığına göre, Sivas'ın Divriği kazasında, cami avlusunda oturan insanlar bir dergi karıştırıp sohbet ederlerken yoldan geçen küçük bir çocuğu, "Emin'in oğlu Osman, hele gel, şu yazıyı bize bir oku." diye çağırırlar. Osman yazıyı okudukça dinleyenler "Adama bak, nasıl da bakana kafa tutmuş, helal olsun!" diye duygularını dile getirirler. Emin'in oğlu Osman, Fatih Kirişçioğlu'nun babası Osman Kirişçioğlu'dur.
1943 yılında Atsız yeniden dergi çıkarmaya teşebbüs eder. Atsız Mecmua'nın devamı olacak olan dergi Türk Sazı adını taşıyacaktır. İmtiyaz, Nejdet Sançar'ın eşi Reşide Sançar adına alınmıştır. Bayilerle anlaşmaları yapılan, Tasvir ve Cumhuriyet gazetelerinde ilanları çıkan dergi 15 Mayıs'ta dağıtıma verilmek üzere 14 Mayıs'ta
Yine de bütün bu kabalıklar, belirsizlikler onun ana kaygısının yanında hiç kalırdı. Dur durak bilmeksizin eziyet veriyordu ona bu kaygı; hatta bu kaygısı yüzünden hem bedenen zayıflamış, hem ruhen çökmüştü.
1939-1942 yıllarında Atsız'ın en sık görüştüğü isimlerden biri hiç şüphesiz Doktor Rıza Nur'dur. Atsız, aynı zamanda Tanrıdağ dergisinin idarehanesi de olan Rıza Nur'un Taksim'deki apartman dairesine sık sık gidiyordu. Atsız'ın Çınaraltı dergisine de ara ara uğradığını biliyoruz (Atsız 1943: 15). 1940ʻların ilk yıllarında Atsız'ın sık görüştüğü isimler arasında İsmet Rasin Tümtürk ile Nurullah Barıman da vardır. Hatta İsmet Rasin'in otomobiliyle birlikte gezintiye çıktıkları da oluyordu (Atsız 1943: 17).
kaçamadım
kar oldum yüce dağlarda yağdım
saçlarına böyle vakitli vakitsiz
dağlarda karlardan çok ben üşüdüm
dururken hangi kucakta öylece siz
her akşam kim bilir kaç defa
kendimden kaçtım senden kaçamadım
Enes anlatıyor: "Halk Muhammed'e müracaatla: "Ey Muhammed, fiyatlar yükseldi, bizim için fiyatları siz tespit edin" dediler. Muhammed onlara şu cevabı verdi: "Fiyatları koyan Allah'tır. Rızkı veren, artırıp eksilten de O'dur. Ben ise, hiç kimse benden ne kan ne de mal hususunda hak talebinde bulunmaz olduğu halde Allah'a kavuşmamı diliyorum." Süleyman Soylu fiyatları artıran Allah’tır diye boşuna dememiş. Her şey İslam’a uygun.
Kaynak: Ebu Dâvud, Büyü 51, (3451);
Tirmizî, Büyü 73, (1314).