Ey dost..
Ey dost! İşte önünde taşıp duran nurdan vâridat kanalları ve olukları.. asânı omuzuna al ve ruh ufkunun doğusuna doğru bir seyyah edasıyla çık yola.. nurun ilk kaynaklarını aramaya... Bakarsın “fetih” zamanına bir menfez aralanır da oradan giriverirsin zaman aralığına..
“Hava Pompasındaki Kuş ile Deney” / Joseph Wright
Bugün size İngiliz ressam Joseph Wright'ın 1768 yılında yaptığı ve günümüzde Londra Ulusal Galeri'de sergilenen "Hava Pompasındaki Kuş ile Deney" adlı büyüleyici eserinden bahsedeceğim. Öncelikle ressam Wright, neden böyle bir resim yapma ihtiyacı duyuyor, bununla başlayacağım. 18. yüzyılda Avrupa'da hızla gelişen bilimsel
Reklam
Çoğumuz yaşadığımız hayatın tam ve eksiksiz olmadığını biliriz. Hayatının gidişatından şu yahut bu şekilde şikayetçi olmayan insan pek azdır. Arada bir de olsa ilave bir şeyler yapasımız gelir. Kimi yeni bir dil öğrenmenin, kimi yeni bir enstrüman çalmanın, kimi de o hep yapmak istediği (paraşütle atlamak veya çıplak elle dağ tırmanışları gibi)
Sen Beyaz Bir Kadınsın
yüzüme bakmasan da yağmura düşürsen de gözlerini gözlerime bakmasan da ne kadar o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor uykularımda nefesinin sıcaklığı o kadar hangi akşam kapımı çalan sen değilsin sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
Netice itibarıyla Şark Meselesi, Osmanlılar kendi ileri hamleleri, kendi gayretleri sonucunda yeniden bir güç olmanın tüm niteliklerini yeniden üzerlerine toplamakta geciktikçe, ancak günün birinde, herhalde oldukça da ani bir dış müdahaleyle çözümlenmek durumundaydı. Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa coğrafyası, ancak birinci sınıf bir gücün, yani her zaman ayakta duran, yarıştan kopmayan ve sürekli atılım içinde kalarak güç kaybına uğramaya tahammülü olmadığını gösteren bir devletin idaresi altında olabilirdi. Osmanlı İmparatorluğu, eninde sonunda ancak Üçüncü Roma vasıflarında tahayyül edilebilir, tüm boyut ve açılımlarıyla ancak öyle algılanabilirdi. Kuşkusuz, İstanbul'un fethiyle doğal olarak üstlendiği bu iddiadan her kopma ve aşağı kayış, ancak zayıflama olarak addedilecekti. Ne var ki, Osmanlılar çok uzun süre böylesine bir farkındalığın oluşturacağı harekât çerçevesi içine doğru ve yenilenmiş bir zihinsel ve maddi altyapının eşliğinde giremediler. Bir bakıma, coğrafi fütuhatın 1683 İkinci Viyana Kuşatması'yla birlikte doğal sınırlarına ulaştığı meydana çıktıktan sonra, Rönesans'ın Doğu ikizi Konstantiniyye'den çıkabilmeliydi de denebilir. Hal böyleyken, Osmanlı İmparatorluğu Napoldon Savaşları sonrasında ve davet edilmediği 1814-1815 Viyana Kongresi ve de özellikle on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kırım Harbi'yle ulaşılan büyük eşikle birlikte, bekalarının başkalarının kararlarına bağlı olduğu, dolayısıyla sanallığın fazlasıyla yer tuttuğu bir dünyaya doğru yol almaya başlamış gözükmektedir.
Sayfa 138
Biri ınsan ruhunun Tanrının kendi özünün, öbürü de büyük bütünün bir parçası olduğunu; bir üçüncüsü ilksiz olarak yaratılmış; bir dördüncüsü yaratılmış değil. yapılmış olduğunu söyler; baş­ kalan da Tanrının onlara gerektikçe biçim ver­ diğini, çiftleşme anında geldiklerini temin ederler. Biri: ..Sperma hayvancıklannda yerleşir'' diye
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.