Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evrende boşluğa yer yoktur. Mutfak tezgâhının üzerindeki tabakta duran bir elmayı eline aldığında, biraz önce elmanın durduğu alan hava ile dolmuştur. Hayatımızda da boşluğa yer yoktur. Bir şeyi hayatımıza aldığımız zaman, başka bir şeyi çıkarmak zorunda oluruz.
480 syf.
·
Puan vermedi
Çok fazla kötü insanla karşılaşmıştım ve artık onların her birine karşılık gelecek kadar iyi insanla karşılaşmam gerektiğine inanıyordum.” Bir gecede şöhrete kavuşan bir müzisyen. Tek hedefi başarı olan genç bir magazin yazarı.. Her şey böyle başlamıştı değil mi? Efe ve Mine’nin hikayesi böyle başlamıştı. Rengârenk Acılar’ın hikayesi böyle
No: 26
No: 26Beyza Alkoç · İndigo Kitap · 20219,1bin okunma
Reklam
"Bütün bunlar uzun zaman önce yaşandı." Yine de, Taşrada Bir Ay'inki doğrudan doğruya bir hatırlama veya bir nostalji (böyle bir şey mümkünse şayet), hatta yitip giden gençlige duyulan şiddetli özlem atmosferi değildir. Çayırında öylece duran Oxgodby kilisesini ziyaret edip usta ressamın kendisini görme fırsatını kaçırmış olmaktan hayıflanacak belki hepi topu birkaç insanı, "Malvern'a, sakin Malvern'a" gelen ve "Edward Elgar'in müzik dersi vermeye giderken bu yolları yürüdüğünü" hayal eden birileri gibi gözünde canlandırırken, çok daha karmaşık bir haletiruhiye içindedir Birkin. Bu, his sahip olmadığımız bir şeye duyduğumuz özlemdir; "kıymetli bir anın yaşandığını ve orada olmadığımızı bilerek, yüreğimiz cız ederek," duyduğumuz bir nostaljidir. Ama bu bile katışıksız, saf acıdan fark görülmelidir. Ne kadar istesek de boşuna; bir zamanlar sonsuza dek bizimmiş gibi görünen, elimizden kayıp gitti çoktan." Acının dinmesini beklemektir, diyor Carr, sana düşen. Peki, bir zamanlar sonsuza dek bizimmiş gibi görünen o şey ne? Yoksa bu da Shropshire Lad'inki gibi yanıtı olmayan bir soru mu?
İçimizdeki ve/veya çevremizdeki üvey aile bize ilk planda pek de matah olmadığımızı söyleyip -ister kendi psişelerimizin içinden, isterse dışarıdaki kültürden kaynaklansın- etrafımızda dönüp duran zulümü algılamak yerine, kusurlarımız üzerine odaklaşmamızda ısrar ettiğinde, biz de tıkanıp kalırız. Bununla birlikte, bir şeyi enine boyuna ve her açıdan görmek sezgi gerektirir, ama aynı zamanda gördüklerine dayanma gücü de ister. Vasalisa gibi, bilgili olmamız gerektiğinde nazik olmaya çalışabiliriz. bize insanlarla geçinmek için keskin içgörülerimizi bir yana koymamız öğretilmiş olabilir. Ancak baskıcı şartlar altında sadece nazik olmanın ödülü, çok daha fazla kötü muameleye maruz kalmaktan başka bir şey değildir. Bir kadın, kendisi olduğu zaman başkalarını kendinden uzaklaştıracağını hissedebilir, ama ruhu meydana çıkarmak ve değişiklik yaratmak için gereken, tam da bu psişik gerilimdir.
Sayfa 102Kitabı okudu
356 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
VASİYET - Hazan Herkese Merhabalar... Bugün sizlere görür görmez merak ettiğim ve okumamın da nasip olduğu bir kitap ile geldim. Kitabımızın yetişkin okurlar için olduğunu hemen eklemek isterim. Her ne kadar genç kurgu tarzı hakim olsa da içerik olarak yetişkin unsurlar barındırıyor. Almina Öner o güçlü ayakları üzerinde duran bir kadın. Tıpkı
Vasiyet Hazan
Vasiyet HazanZehra Nur · Mahlas yayınları · 20248 okunma
...şu an dünya üzerinde düzensiz ve rastgele öylece duran ve kimi zaman karşımıza çıkan şeylerin bir zamanlar kendilerine ait, bulun­maları gereken birer yeri vardı ve o zamanlar yol yordam bi­liyorduk, oysa şimdi...
Reklam
Yerinde duran yanlış yapmaz. Ama yerinde duran ölmüş de sayılır. O zaman kımıldamalı. Nereye? Nasıl ? Doğru yön hangisiydi..
Sayfa 15
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Yıldızların aydınlığı gecenin karanlığındandır
Sindire sindire okuduğum bir diğer #nazanbekiroğlu kitabı. Yüreğimi ısıttığını söylemem lazım hele o bazı cümleler. Şey demiş bir yerde " Bugüne seslenmezse mazi yerinde kalabilir pekala. Mazi yerinde kalabilir pekala, iyi de, bu inanılmaz cazibe, peki bu ne demek oluyor? Bütün imtidat teorileri bir yana, neden mazi bütün acıları yokmuş gibiye indirgiyor? Aslında, ne kadar mutsuzduk. Ama buradan bakınca ne kadar mutluyduk, böyle görünüyor. Zaman mi, ki kandırıp duran gözbağcı, her şeyi güzelleştiriyor? Zaman mı ölümlü bir rüyaya döndürüyor?" Sahi, mutsuzduk madem niye geçmiş tatlı geliyor bu kadar. Özlenesi? Yanımızdakileri, şuan yanımızda olmayanları özlediğimizden olabilir mi…
Mavi Lale
Mavi LaleNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 20201,423 okunma
87 syf.
·
Puan vermedi
Başlangıçta Margaret Thatcher ve Bertolt Brecht’in sözleriyle karşılaşıyoruz. Kitabın içinde yaşananların aslında bir metafor olduğunu ve kitabı okurken buna göre düşünmemiz gerektiğini yazar bize en başta güzel bir şekilde hissettiriyor. İlk bölüme geçince “Buradan çıkmak imkansız gibi görünüyor, dedi ve ekledi: Ama çıkacağız.” Cümlesiyle birilerinin içine düştükleri karanlığı ama her şeye rağmen bir umuda tutunmaya çalıştıklarını fark ediyoruz. Biraz daha ilerleyince Büyük ve Küçük olarak adlandırılan iki kardeş ve yanlarındaki çantayı görmemek elde değil. Seksen yedi sayfalık kısacık bir kitap gibi duran Atilla’nın atını çalan çocuk çok eski ama bir o kadar da yepyeni bir hikayeyi anlatıyor. “Hayatta Kalma Mücadelesi.” Bu çocuklar neden kuyudalar, çantayı neden açmıyorlar ya da ne zaman açacakları gibi karmaşalar arasında acaba kuyudan çıkabilecekler mi diye bir umut… Kitabın sonlarına doğru bu soruların cevapları tokat gibi vuruyor yüzümüze. En azından benim tüylerim diken diken oldu. Bence iyi bir toplum eleştirisi okumak isteyenler için akıcı ve güzel bir kitap.
Atilla'nın Atını Çalan Çocuk
Atilla'nın Atını Çalan Çocukİvan Repila · Dergah Yayınları · 2020554 okunma
Sıcak yatağında uykuya varmış olan kimse, mavimsi bir toprak üstünde, Jouxtebouville'in bacalarını hatırlatan, göğe doğru kırmızı ve bembeyaz yükselen, yarısı toprağa gömülü tüylü ve soğan gibi yuvarlak kocaman yumruları olan uğultulu bir erkek organları ormanında çırçıplak uyanacak. Ve kuşlar onların çevresinde uçuşacak; onları gagalayacak ve kanatacak. Yaralardan tohumlar akacak ağır ağır; küçük kabarcıklarla dolu ılık cam gibi saydam, kanla karışmış tohumlar. Ya da böyle bir şey olmayacak, göze görünür bir değişiklik çıkmayacak ortaya, ama insanlar bir sabah pencerelerini açınca, nesnelerin üzerine çökmüş olan ve bekler gibi duran bir çeşit korkunç anlamla şaşıracaklar. Yalnız bu olacak, ama kısa bir zaman sürse de insanlar yığın yığın intihara kalkışacaklar. Evet, böyle!
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.