720 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
"Türk Politikacı, Teolog, Tarihçi, Yazar
İbrahim Kalın
İbrahim Kalın
Çok yönlü dolu birikimi bır düşünür 'ün kaleminden okuduk.. Çok Besleyici keyıflı bır yolculuktu benım için, dili akıcı, duru anlaşılır şekilde ilerledi kitabımız..
Ben, Öteki ve Ötesi
Ben, Öteki ve Ötesi
"İslâm ve Batı ilişkilerini tahlil ederken, arka planda yatan ben-öteki diyalektiğinin izdüşümlerini takip etmeyi amaçlıyor." genel anlamda kıtap "Batı kültürün vatanı, Doğu irfanın. Ne Batı’yı tanıyoruz ne Doğu’yu; en az tanıdığımız ise kendimiz." (S: 589) kıtabın sonununa doğru "Kitabın içeriği , 'Ben' ve 'Öteki'nin önyargılarını yok etmk herkesin tarafsız ve olarak olaylara bakması gerektiği fikrini okura sunuyor.. Bunda da oldukça basarili olmuş yazarımız "İslâm ve Batı’nın iç içe geçmiş tarihinin ana hatlarını ele alan bu çalışma, siyasî, askerî ve toplumsal ilişkilerin yanı sıra , ‘ben’ tasavvuru, ‘öteki’ algısı, zaman ve mekân tasavvuru, sembolik dil ve imgeler üzerinden inşa edilen anlamlar dünyasına eğilmeyi hedefliyor. Kitap İslâm ve Batı toplumlarının etkileşim içinde olan ve tedâhül eden tarihlerinin dün ve bugün ifade ettiği anlamları ortaya koymak için tarihten felsefeye, teolojiden sanata uzanan disiplinler arası bir yaklaşımı esas alıyor." Bir bakın Seveceksiniz biliyorum #OKUYUN #OKUTUN isterım bu kıtabı
Ben, Öteki ve Ötesi
Ben, Öteki ve Ötesi
Ben, Öteki ve Ötesi
Ben, Öteki ve Ötesiİbrahim Kalın · İnsan Yayınları · 2021604 okunma
Zavallı ruh!
Bazı acıların, öylesine içlerine işlemiş, öyle incelikleri vardır ki, ruhtan mı yoksa beden mi kaynaklanırlar, hayatın boşluğu karşısındaki rahatsızlığı mı yansıtırlar, yoksa karaciğer, mide ya da beyin gibi organik bir uçurumumuzun hastalanmasından mı kaynaklanırlar, anlayamayız. Kim bilir kaç kez, her zamanki özbilincimin, kaygılı bir durgunluğun karmaşık çökeltilerine karışarak karardığını hissetmişimdir! Kaç kez var olmak canımı yakmıştır, o derece anlaşılmaz bir bulantıdır ki bu, hayattan tiksinmekten mi ileri gelir, yoksa kusacağımın habercisi midir, ayırt edemem! Kim bilir kaç kez... Bugün ruhum, bedenime kadar ulaşan bir hüzne gark olmuş durumda. Belleğimi, gözlerimi, kollarımı, her yerimi acıtıyorum. Sanki olduğum şeye tamamen yayılmış bir romatizmaya yakalanmışım. Varlığım günün duru aydınlığından, masmavi gökyüzünden, tepede asılı, salkım saçak ışık dağıtan dalgadan etkilenmiyor. Bizi kuşatan havaya bir kişilik kazandıran, sanki hâlâ yaz ortasındaymışız gibi sonbaharı hatırlatan, hafif, serin meltem hiç neşe vermiyor bana. Hiç benim için hiç. Hüzünlüyüm, ama belirli – hatta belirsiz bir hüzün bile değil bu. Orada, dışarıda, çöp tenekeleriyle dolu sokakta yaşıyorum hüznü. Bu ifadeler ne hissettiğimi tam olarak tercüme edemiyor, zaten hiçbir şey hissettiklerimizi tam olarak tercüme edemez hiç kuşkusuz. Ama öyle ya da böyle hissettiklerimin etkisini başkalarına iletmeye çalışıyorum –
Reklam
İpeksi bir sessizliğe büründük, Bir hayat, mahcup ve duru. Rabbim gülleri ve sessiz harfleri koru.
Çünkü gerçek şudur ki dış alem ile ve bu yoldan elde edilen ilimler ile uğraşıp onlara tamamı ile dolmak, marifet yolundan geri kalmayı gerektirir. Çünkü kalp bir havuza benzer beş duyu da o havuza akan beş ırmak gibidir. Eğer havuzun içinde duru, berrak bir su meydana getirmek istersen havuzdaki bütün suyu boşaltıp suların getirdiklerinden dibinde meydana gelen siyah çamuru tamamıyla aktarmak gerekir
Sayfa 37 - Celik yayıneviKitabı okudu
Yazıları, duru üslubu sayesinde çok rahatlatıcı geliyordu
Artık beni asarlar belki şu duru gökyüzüne Diye çanlar çalan tembel bir adam… Sağır şatosunda tanklar dizer bir güne Daima yemek seçen mucit bir kumandan.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.