Eşsiz bir okuma tecrübesi sunuyor bu kitap. İnsanı dürüstlük ve içtenlikle kendine, özüne bakmaya davet eden; sarsıcı ve etkileyici bir anlatım. Tempest'ı okumaya devam ederiz umarım.
Sarsıldığım bir okuma oldu. Fransa'da natüralist akımın öncülerinden olan Zola'nın Emek ve Germinal kitaplarını daha önce okumuştum. Meyhane'yi okurken bunlar gerçek mi, bu açlık, sefalet, ahlaki çöküntü gerçek olabilir mi diye düşünmeden edemiyor insan. Bir aile üzerinden dönemin Paris'i resmediliyor aslında. İçki ve aylaklığın sonu, aile bağlarının çözülüşü, dürüstlük duygusunun yitirilişi gözler önüne seriliyor. Kitap bittiğinde insan duvara toslamış gibi hissediyor. Sırada bu kitabın devamı niteliğinde olan Nana kitabı var. Nana Meyhane kitabındaki ailenin kızı. Bakalım Nana kitabında beni neler bekliyor. Okuyacak olanlara keyifli okumalar...Kitapla kalın...
Yerim dar diyorsun da Yusuf'un kuyusu mu? Çıkış yok sanıyorsun, Yunus'un kapısı mı?
Lût gibi bir çileye düştün mü hiç ömründe? Yandım diyorsan Nûh'un yanan kalbini dinle!
Mûsa'nın asasının kahrını bilir misin? Putperest bir halk ile baş edebilir misin?
Eyyüb'un beklediği kadar şifa bekleyen, İdris gibi dürüstlük ahdini