ŞİMDİKİ ZAMANIN GÖZDEN DÜŞÜRÜLMESİ
Günlük işlerinde başarı sağlayamayanlar, imkânsız olan şeylere el atma eğilimi gösterirler. Onların eksik yanlarını gizleyen bir araçtır bu. Çünkü mümkün olanı yapma girişimimizdeki başarısızlığımızın suçu sadece bize aittir; fakat mümkün olmayanı yapma teşebbüsümüzdeki başarısızlığımızı, o işin zorluğuna bağlamakta haklı oluruz. Mümkün olanı denemeye kıyasla, imkânsız olanı denemekle gözden düşme riski daha azdır.
Şansla gelen hiçbir şey kalıcı değildir, ne kadar yükseğe çıkılırsa, düşme olasılığı da o kadar artar. ileride bitecek olan şeyler kimseyi mutlu etmez, dolayısıyla kazanmak için çok çalıştıkları şeyleri korumak uğruna daha da çok çalışmak zorunda olan insanların yaşamının sadece en kısa değil, en sefil yaşam olması kaçınılmazdır. İstediklerini zahmetle kazanır, kazandıklarını da kaygıyla ellerinde tutarlar. Bu arada asla kaybettikleri zamanı geri alma fırsatları olmaz.
Sayfa 70
Reklam
Düş
“Daha önce de benlik ve ego sorunsallarıyla ilgili bir düş görmüştüm. Düşte tepelik bir yerde, dar bir yolda yürüyüşe çıkmıştım. Işıl ışıl bir güneş vardı ve olduğum yerden tüm çevreyi görebiliyordum. Yolumun üzerine küçük bir kilise çıktı. Kapı aralıktı. İçeriye girdim. Kilisenin içinde, Meryem Ana'nın resminin ve haçın yerine, çok güzel düzenlenmiş bir Çiçek demetinin olması beni çok şaşırttı. Mihrabın önünde, yerde, yüzü bana dönük meditasyon yapan bir yoginin lotus pozisyonunda oturduğunu fark ettim. Ona daha yakından baktığımda, yüzünün benim yüzüm olduğunu anladım. Dehşet içinde uyanırken, "Demek ki beni düşünen o! Bir düşü var. Düş de benim," diye düşündüm. Uyandığında ben yok olacaktım.”
Sayfa 374Kitabı okudu
Ölüm bizim dehşetimiz olmuştur; ve bir anlamda, etobur olmak ve ölüme meydan okumak erkekliğin bir gerekliliğine denk düşse de (ama bu başka bir iştir!), cinsellik ölümün ve yenen etin verdiği utanca, yarattığı skandala bağlıdır.
Dur
Yürüdüm, yürüdükçe uzadı yollar, Akreple yelkovanı orda yitirdim. Huzurlu bir akşamda, bir düşte değil, Mekânı ve zamanı zorda yitirdim. Unuttuğum bir histir şimdi beklemek, Neyi ve ne kadardı ve ne zamandı? Islaktı ve nemliydi hep kirpiklerim, Gözlerdeki yaşları harda yitirdim. Hüzne de benzemiyor şimdi bu hâlim, Birikmiş binbir yığın düşünce sanki, Toplasan bir boşluğa denk düşmez ama, Ben boşluğu, hiçliği 'var'da yitirdim. Gitsek mi ne yapsak ki bu kargaşadan, Kalmak nice zahmetli, gitmek ne uzun, Git diyen olmadı da, gel diyen de yok, Ben tüm gidişlerimi 'dur'da yitirdim.
tıpkı hastalıklar gibi düşünce ve duyguların da bir kuluçka dönemi var. ve kuluçka döneminde bu duygu ve düşüncelere göre hareket edip davransak bile aslında bu düşünce ve duyguların varlığından bile haberdar olmuyoruz. ve bu duygu ve düşünceleri bilinçaltımızdan gün yüzüne çıkaracak bir olayla karşılaşmazsak asla duygularımızın etkisi altında kalmadığımızı iddia etsek bile hayatımızın geri kalanı boyunca onlar tarafından yönetiliyoruz. duygu ve düşüncelerimize ters düşse de çeşitli davranışlarla haklı olduğumuzu ispatlamaya çalışıyoruz ama dışarıdan bir göz bu çelişkiyi kolayca fark edebiliyor...
Reklam
Şansla gelen hiçbir şey kalıcı değildir, ne kadar yükseğe çıkılırsa, düşme olasılığı da o kadar artar. İleride bitecek olan şeyler kimseyi mutlu etmez, dolayısıyla kazanmak için çok çalıştıkları şey­leri korumak uğruna daha da çok çalışmak zorunda olan insanların yaşamının sadece en kısa değil, en sefil yaşam olması kaçınılmazdır.
Tıpkı hastalıklar gibi düşünce ve duyguların da bir kuluçka dönemi var. Ve kuluçka döneminde bu duygu ve düşüncelere göre hareket edip davransak bile aslında bu düşünce ve duygularin varlığından haberdar olmuyoruz.Ve bu duygu ve düşünceleri bilinçaltımızdan gün yüzüne çıkaracak bir olayla karşılaşmazsak,asla duygularımızın etkisi altında kalmadığımızı iddia etsek bile hayatımızın geri kalanı boyunca onlar tarafından yönetiliyoruz. Duygu ve düşüncelerimize ters düşse de çeşitli davranışlarla haklı olduğumuzu ispatlamaya çalışıyoruz ama dışarıdan bir göz bu çelişkiyi kolayca fark edebiliyor. Bazen bu çeliskileri kendimiz fark edince çok şaşırıyoruz.Bazen ise hiç farkına varmadığımız için muazzam acılar çekiyoruz.
Hayatımız Bir Çeşit Düş...
& Madem aklımız ve ruhumuz uykuda düşündüklerimize meydan veriyor, düşte gördüğümüz işleri uyanıkken gördüğümüz işler gibi kabul ediyor, ne diye düşüncemizin, hayatımızın bir çeşit düş olmasını, uyanık halimizin bir çeşit uyku olmasını yadırgıyoruz bu kadar? &
Sayfa 198 - @panamayayincilikKitabı okudu
Düş görme, gündüz çözümlenmemiş olayların bilinçdışını sürekli uğraştırması sonucu ortaya çıkarlar. Başka bir deyişle, doyurulmamış istekler, özlemler düşe yansıyarak işlenir. S. Freud'un ortaya koyduğu gibi başarılı bir düş, bu istek ve özlemleri, dolaylı yollardan, gerçekleşmiş gibi göstererek uykunun bozulmasını önler. Çocuk düşleri, bunu kanıtlayan örneklerle doludur: Çocuk beklediği bir oyuncağı düşünde almış görür. Sevinçle uyanır ve odasında aramaya koyulur. Ertesi gün girilecek bir sınavı düşünde olup bitmiş gibi görmek de kişinin deliksiz bir uyku uyumasını sağlar. Böylece düşler, uykuyu tedirgin edici duygu, düşünce ve yasak eğilimlere karşı savunma görevi görürler. Korkulu düş ve karabasanlarda bilinçaltının düş kurma yoluyla uykuyu koruma görevi yetersiz kalmakta, uyku bozulmaktadır.
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
Biz de iç işlevlerimizden korkarız, hem de çok. Aydın bir tipi ele alm; âşık olmaktan ödü patlar; size kalsa, korkuları yersizdir, oysa haklıdır o; çünkü sevdalanmak çıl­gınlıklar yapmasına yol açabilir; ama duygusu ancak tek bir kadın tipine, ilkel kökenli kadın tipine etki gösterdiğinden, sonuçta hafif bir kadına ya da kendisine hiç uygun düşme­ yen birine tutulur. Birçok aydının, kendi düzeylerinin altın­daki kadınlarla evlenmelerinin nedeni budur. Tuzaklarından habersiz bulundukları eskimiş duyguların kurbanı olurlar, ya bir köylü kadına ya da oda hizmetçilerine tutulurlar. Bu nedenle kendilerini saçmalıklara yöneltecek duygularından sakınmaları gerekir. Akıllılık alanında güçlüdürler, korun­masını bilirler ve kendi olanaklarıyla ayakta kalmayı başarır­ lar. Oysa duygu alanında, etkilenmeye uygundurlar, değiş­ kendirler ve bunu duyumsarlar. Bir aydının duygularını güç­ lendirmeye çalışmayın. Onu denetimi altında sımsıkı tutar, çünkü tehlikeli olduğunu bilir.
Sayfa 100Kitabı okudu
Galileo Galilei
Venedik topraklarında eğitim veren, Pisalı bir matematikçiydi. İsmi Galileo Galilei'ydi. Galileo, fikrini spekülatörlerin teleskopu icat ettiği Flandre'den gelen fakir bir Hollandalıdan çalışmıştı, adam İtalya'ya zengin olma rüyalarıyla gelmişti. Ama Galileo mercek üzerinde ayarlamalar yaptı ve aleti oldukça geliştirdi. Teleskopu
Sayfa 328 - Yakamoz KitapKitabı okudu
Büyük kentin en iyi yanı ne biliyor musunuz? Her şey sizi yeni, başka bir düşe götürüyor. Hiç tanımadığınız insanları düşünmeye başlıyorsunuz. Başka yerde yüz yılda göremeyecekleriniz yüz adımda önünüzde. Hiçbir şey imkânsız değil burada. Kalabalık öyle bir korunak ki gizlenmek için duvarlar gerekmiyor. Yalnız değilsiniz. Ya da yalnızlardan oluşan kocaman bir örgütün bir üyesi de sizsiniz.
Ölüm (ya da ölümün imleri) insanları kırılgan ve acıklı kılar. Hayaletleri andırmalarıyla içimizi yakarlar: her edimleri son edimleri olabilir; düşte gibi, dağılıp gitmenin sınırında durmayan tek yüz görmezler. Ölümsüzlerde her edim (ve her düşünce) görünür bir başlangıcı olmaksızın, geçmişte gerçekleştirdiklerinin bir yankısıdır ya da gelecekte başdöndürücü bir boyutta yineleneceklerinin güvenilir bir önsezidir.
Ölümsüz / KindleKitabı okudu
güven nedir bilseydim eğer tekinsiz kucaklarda harcamazdım ömrümü, düşe kalka.
Sayfa 21 - Pegasus Yayınları, Taksim, İstanbul, 2019.Kitabı okudu
799 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.