''Değil mi ki düşlediğimiz mekân hiçbir yerde bulunamıyor, o zaman 'otium' yani inziva bizim için bir zorunluluktur. Ne hiçbir şey yapmamak, ne de hâşâ hayattan vazgeçmek. Gönüllü bir istirahat sadece, düşünerek eyleyebileceğimiz bir iç sürgün.''
Seneca
Olmayacaksın biliyorum bundan gayrı
Ne ayda ne ışıkta ne de saklı bir yerde
Bir ben bileceğim seni
Senin bile bilemeyeceğin yerlerde
Ama sen olacaksın sen de olmayacağım kadar
Kaybolacağım düşlerinde ağır ağır
Tanımayacaksın beni görsen bile
Ama unutmayacaksın ben tarafından sevildiğini
Biliyorum beraber düşlediğimiz mısralar bende
Biliyorum kutup yıldızı gibi…
Yoksun bir güneş gibi ay gibi yoksun…
Her birey bu kader vaktinde elinden geldiğince kendini savunmalı… Ve insanlığın kırbacına, faşizme ve mutlakiyetçi devleti andıran her türlü sisteme karşı mücadele etmelidir.
18 Şubat 1943 sabahı “Beyaz Gül” imzalı el ilanları Münih Üniversitesi’nin bahçesini kaplar. Bildirinin bir bölümünde yukarıda alıntı yaptığım sözler varken; geri kalanında
"Hiçbir eksiği bulunmasın diye bakacak olursak, dünyada kaç tane iyi insan kalır dersin?"
Kalınlığı kadar insan üzerinde bıraktığı etkisi de ağır olan kitap.
Çoğu zaman kafamızın içinde bir sürü iyi ve kötü düşünce geçer. Ama eyleme geçirdiğimiz çok az düşünce vardır. Kitaptaki karakterimiz düşüncesini eyleme geçirenlerden. Ama bu
Düşünüyordum bir gün sakin kasabaya yerleşip
Bir gökyüzü birde ben öyle ölmek istiyordum sessizce
Ne entrikalar yağsın yüzüme nede savaşlara şahit olsun gözüm
Sıradan bir insan gibi vakitten bi'haber olmak isterim.
Hayalim maddiyatta pahalıdır
Konuşmak ucuza alınmış tuhafiyeden
Düşünmek kayda değerdir belki
Fikirleşmek damağımda kalmış