Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Reklam
EY TÜRK GENÇLİĞİ;
NE DEMİŞTİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK; 'BENİM ÜMİDİM GENÇLİKTEDİR.' Bir insanın daima dürüst kalabilmesi için çocuk kalmayı başarmış olması gerekir. Genç kalmayı içinde çocukluğunu büyütmeyen her insan başarır. Emperyalizmin yaralı çocuğu olmasaydım emperyalizmin sonunu getirecek fikri, çabayı, devrimi, gücü ortaya koyan biri olamazdım.
Dinler Tarihi Meğer Çok Oynakmış Satır aralarına en değerli ilmi sır bilgileri yazmak bu yazın ustasının en değerli hüneridir. Tarihi olan kültürü olan ve sır taşıyıcıları tarafından değiştirilmesine asla izin verilmeyen bir tek Türkler var. Zaman zaman devleti yöneten gafletler yüzünden yaşanır gerilemeler. Dijital peygamberler dinler
Gülersemçarpılırımgülersemçarpılırımgülxnxnndj
- Bu ağaçtaki adam kim? - Allah! - Allah mı? - Hee! - Demek Allah bu. Dur hele neydir o ağaçta? - Yaratir. Ağacı yarattı, şimdi çıktı dallarını, yapraklarını yaratir. - Allah Allah! Ey hele dur, bu kalabalık niye toplanmış? - Dilek için. Herkes dileğini söyliyecek, ne istiyecekse istiyecek. - Sorgu da sorulacak (mı)? - Helbeeet! Yanaştı, ağacın
Gençlerle Başbaşa
- Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. - Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. - Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşman gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Bütün ruhî ve bedenî kuvvetinle
Reklam
İçinizdeki aydınlığı arttırdıkça çöken karanlık yarılıp yok olacak
"Bir cinneti yaşıyoruz ama bunu yüksek sesle söyleyemiyoruz. Basın teslim alındı. Üniversite teslim alındı. Adalet teslim alındı. Eğitim teslim alındı. Siyaset teslim alındı. Sermaye teslim alındı... Her gün bir evden gencecik bir çocuğun cenazesi kalkıyor. Her gün bir evden bir kişi hapishaneye gidiyor. içeride öldürdüklerimiz yetmedi,
"İnsan, vatanının ayaklar altında çiğnendiğini görürse yaşamaz. İnsan, velinimetinin ayaklar altında çiğnendiğini görürse yaşamaz. Velinimetini ayaklar altında görüp de yaşayan, köpekten alçaktır. Kardeşler!.. İnsan köpekten alçak değildir. İnsan, hiçbir zaman, köpekten değil, hiçbir şeyden alçak olamaz. İnsandan büyük bir Allah var. Allah, vatana sevgiyi emrediyor. Bizim vatanımız Tuna demektir, çünkü Tuna elden gidince vatan kalmıyor. Tuna kenarının neresini karıştırırsanız, içinden ya babanızın ya kardeşlerinizin bir kemiği bulunur. Tuna'nın suyu bulandıkça üzerinden çıkan topraklar, vatanı korumak için ölen vücutların parçalarındandır. Osmanlı adı işiteli Tuna geçildi; birkaç kere geçildi. Birçok kere geçildi; fakat hiçbir zaman alınamadı. Osmanlılar durdukça yine hiçbir zaman alınamaz. Hele Osmanlılar, Osmanlılığın ne demek olduğunu bilirse hiçbir zaman alınamaz. Vatanımız için ölmeye hazır mısınız? Biz ölmeyince düşman Tuna'dan geçemeyecek. Geçenler, bizi ya ölmüş ya da yaralı bulacak. Ben öleceğim diyorum; içinizden ölümden korkmayan kimdir? Arkamdan ayrılmamaya Allah'a yemin eder misiniz?"
Altımdaki beyaz at, iyi bir attı. İstediğim yere götürebiliyordum. Demek, seyis atı değil!.. Yanımı yönümü şaşırmışım, dağ bayır gidiyorum. Ama perişanım. Sağ ayağımdaki tozluk yok, düşmüş. Bir birliğin içine daldım. Bir Yüzbaşı: - Buraya gel! dedi. Attan indim. Selam verdim. Ama başımda şapka yok. Sağ ayağımda tozluk yok. Kayış da düşmüş, pantalon belimden sarkmış. Pantalonun sol dizi boydan boya yırtık, kan içinde... Yüzümün çiziklerinden kan akıyor. Yüzbaşı: - Bu ne? dedi, ne oldu sana? Ne diyeyim? Yüzbaşı'nın arkasında bütün arkadaşlar... Üzüntümü anlayabilmeniz için, benim o zamanki niyetimi bilmelisiniz. Ben general olacağım, general... - Efendim, dedim, düşman içine düştüm. Esir edeceklerdi. Kaçarken böyle oldum işte... - Senin işin ne? - Haberciyim. Size Binbaşı'nın emrini getirdim. Binbaşı'nın verdiği emri söyledim. Ama kime biliyor musunuz? Mavi kuvvetlere. Çünkü ben kırmızı kuvvetlerdendim. Kırmızı kuvvet komutanının emrini, şaşkınlıktan Mavi kuvvetlere söylemiştim. Bu yanlışlıktan sonra, bütün işler, birlikler, emirler birbirine karıştı. Ama sonunda her zamanki gibi Kırmızı kuvvet, yani biz galip geldik.şimdi, neden bi takım politikacıları seyis atına benzettiğimi anlamışsınızdır. Çünkü bunlar, kendi kendilerine yürüyemezler, koşamazlar; ille önlerinde, gölgelerinden gidecekleri başka bir politikacı bulunacak...  
Nesin yayınlarıKitabı okudu
"Ali sen bu izciliği kimden öğrendin?" "Hiç kimseden Ağam." "Sen anandan izci mi doğdun?" "Doğmadım ama, ona benzer bir şey." "Ne demek ona benzer bir şey, ya doğdun, ya doğmadın." "Hem doğdum, hem doğmadım." "Peki nereden öğrendin sen bu hüneri?" "Baka baka..." "En çok neye baktın?" "En çok izlere baktım." "İzlerde ne gördün?" "İzler sahiplerine benzer. Bir at izine baksam, üç aşağı beş yukarı o atın nasıl bir at olduğunu anlarım. Yelesini, kuyruğunu, boyunu bosunu sana gerçeğine yakın söyleyebilirim. Hele insan izlerini... İzlerden insanların yüreğini okurum. Hangi yöne gitmişler, ne düşünerek, nasıl düşünerek gitmişler bilirim. Sevinçli mi, öfkeli mi, küskün mü, kederli mi, içi karanlık mı bilirim. Aydınlık mı, dost mu, düşman mı bilirim."
Sayfa 48 - YKYKitabı okuyor
978 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.