Bazen basit tutmak
Kolay anlaşılası şeyler sıralamak
Bazen köprüler kurmak için çabalamak
Yaşamı anlamlı nefes alınası hissetmek
Göklerde yerleri tutmak sığınmak bulutlarda
Saklanmak
Yağmur olup akmak toprak olup yesertmek
Dallanıp budaklanmak köklerimizi salmak
işte yüreğimeki meyvam tatlı ekşi kırmızı elmam
Uzun yaşamın kısa tatlı meyvası aşkım
Al al olduğun yürekte koparıpta ellerinden düşürdüğün elmam
Yürek le sarılıp sunduğum en güzel meyvam sevdam
Göz göz ettiğim ısırıp ta yok ettiğin meyvam
Benim güzel sevdam
Al yanak gül dudak ellerinle dokundugun
Saçlarıma yaprak dökümü yaşattığın fidan
Kök saldığım toprağına susuz bıraktığın kolu kanadı düşmüş sevdam
Dünyada bir fidan sende kalmış yarım elmam
Aşık Mahzuni Şerif Benim hayatımda çok özel bir yeri olan Halk ozanlarımızın en başında gelir.
Çocukluk yıllarımdan itibaren plaklarını kasetlerini dinleyerek ben ve benim kuşağımda ki, insanlar Mahzuni Şerif Türküleriyle büyüdü.
Bizler Mahzuni Babadan Aşkı, sevdayı, Hasreti, Gurbeti, İnsan olmanın erdemini,
Haksızlığa
Göğüsleri kabarık soylu güzellerden biridir o
İffetini koruyan narin nazlı güzellerden biridir o
Dalların ucundan tepesinden doğan bir dolunaydır o
Kusursuz noksansız mükemmel bir güzeldir o
Vücud ülkemde bir bahçeye konmuş bir güvercindir o
Ban ağaçları üzerinde şen şakrak öten bir güvercindir o
Şevkten ölen aşktan eriyen biridir o
Tıpkı benim gibi başına dert alan biridir o
Dostu için ağlayıp övgüler düzen biridir o
Tıpkı beni attığı gibi kasten onu da atan
Zaman’ı yerendir o
Yakınından ayrı düşmüş evinden barkından uzak kalmış biridir o
Ah yazık!Ah ayrılık zamanı!Ah KAVUŞMA zamanı!
Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu
değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.
Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
—Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.
Bu benim, yavrusunu kaybetmiş kuş ölümüm,
Bu benim, defalarca kabuğu düşmüş yaram.
İçimin kapıları kilit tutmuyor artık,
Bu benim eti değil, kemiği deşmiş yaram.
Filistin, bir çığlığın asırlık ihtizazı,
Doğu Türkistan yolun kan revan müntehası.
Suriye mi, Yemen mi, umudun intihası?
Bu benim, acılardan acıya koşmuş yaram.
Aklımın zindanında