SİSLER İÇİNDESİN SİSLER İÇİNDEYİM Yağmur, yağmur, yağmur... Tanrı gözyaşı oluyor. Tanrı toprak oluyor. Tanrı çocuk. Tanrı sarmaşık gülleri Tanrı keder atlası. Pencerelerin buğusu Saçlarından yağan bir kadın Bir ıslak kedi. Gözlerinden asılmış bir adam Bulutlardan inmiş bir ayrılık fotoğrafı. Hepimiz bir gizli yalnızız, korku masalıyız Bir yaralı
Ben Yağmur Ağladım
Ben giderken en çok seni götürdüm, Gönlümün nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları, Yardan düşmüştüm yaralarım yâr'dan armağandı Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası Ben sevmeyi beceremedim, belki de sevilmeyi Ben yağmur ağladım bir şehire yağdı Ben bir şehire ağladım yağmur yağdı. ((Yılmaz ERDOĞAN))
Reklam
Bir Gün İnsan Kaybetti
Birgün insan virgülü kaybetti; o zaman zor ve uzun cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı; cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Sonra ünlem işaretini kaybetti; alçak sesle ve ses tonu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor, ne de bir şeye seviniyordu. Hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu. Bir süre sonra da soru işaretini kaybetti ve artık soru sormaz oldu. Hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu; ne evren, ne dünya, ne de kendi apartmanı umrundaydı. Birkaç yıl sonra iki nokta işaretini kaybetti ve olayların nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işaretleri kalmıştı. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini aktarıyordu. Düşünceyi unuttu ve böylece son noktaya erişti. Bütün bunlar çok güzel bir öyküdür. Fakat ufak şeylerin hayatta ne kadar kıymetli olduğunu göstermez mi? A. Kanevsky “Düşünce Atlası”
26 AY - 280 KİTAP
Şubat ayını 6 kitapla tamamlamış bulunuyorum. #Tavsiyeniteliğinde okuduğum kitapları bırakmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim😊 (En alta geçen 25 ayın kitaplarını da bırakacağım. Yorum, fikir ve düşüncesini merak ettiğiniz kitapları sorabilirsiniz.) ŞUBAT AYI 1-Alınyazısı Saati(Sezai Karakoç) 2-Tasavvuf Bahçeleri(Necip Fazıl
Zaman geriye aksın (yapay zeka ile metin görselleştirme)
Gediklerden sızan her fikrin süngüler ile tepelendiği bu yıllarda çılgın sevgilerle ve şuursuz kinlerle beslediğimiz masumluk vaat eden izm’lere her solukta şüpheli bakışlar sunar. Üstelik kaftan bize göre uydurulduğundan “milli” vasfına bürünen aldanışların kurbanı oluyoruz. İnsanlığa sunulan bu iki ütopya karşında yaramaz bir çocuğun, örnek bir
İnsan bir gün virgülü kaybetti… Birgün insan virgülü kaybetti; o zaman zor ve uzun cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı; cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Sonra ünlem işaretini kaybetti; alçak sesle ve ses tonu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor, ne de bir şeye seviniyordu. Hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu. Bir süre sonra da soru işaretini kaybetti ve artık soru sormaz oldu. Hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu; ne evren, ne dünya, ne de kendi apartmanı umrundaydı. Birkaç yıl sonra iki nokta işaretini kaybetti ve olayların nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işaretleri kalmıştı. Kendine özgü tek düşüncesi yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini aktarıyordu. Düşünceyi unuttu ve böylece son noktaya erişti. Bütün bunlar çok güzel bir öyküdür. Fakat ufak şeylerin hayatta ne kadar kıymetli olduğunu göstermez mi? A. Kanevsky “Düşünce Atlası”
Reklam
54 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.