postmodern tarih algısıyla yazdığı kitabında felsefeci kimliğinin etkisiyle eserinde varlık-yokluk, iyilik-kötülük, ölüm-ölümsüzlük konularını işler ve bu çatışmanın tarafları birer simge olarak yer almıştır. Ebrehe kötülüğü simgelerken bünyamin iyiliği temsil etmektedir. Evinde Bünyamin ile yaşayan, içtiği bir uyku şurubu ile nedeniyle sürekli uzun uykulara dalan, rüyalarında gördüklerini bir atlasa yazan Uzun Ihsan Efendi, dayısına getirilen çeviriyi -Rendekar'ın "ZAgon Üzerine Öttürme" eserini- okuduktan sonra gerçekliğin doğası üzerine düşünmeye başlar. Zagon Üzerine Öttürme, Decartes'in "Yöntem Üzerine Konuşma" kitabının parodisidir. Düşünüyorum öyleyse varım diyen Decartes yerine, düşündüğüm için diğer insanlar ve her şey var diyen Rendekar şeklinde yer değiştirir. Bu düşünce ile neyin gerçek neyin düş olduğunu kavramaya çalışır. Aynı zamanda Hz. İnsanın parodisi de yapılmış, Mehdinin gelişine dair konuda işlenmiştir. Felsefi ve fantastik tarzda yazdığı eserini okurken sizi düşündürür bilmece çözermiş gibi bir hava yaşatır. Fantastik tarzıyla da sizi farklı bir hülyalara maceraya sürükler. Eski İstanbul sokaklarına, Galata'ya, Eminönü'ne, Tahtakale'ye, İskele'ye, uğrar oraların havasını solursunuz. Bu dünyada insanların korktuğu tek sey öğrenmekti diyen Uzun İhsan Efendi oğlu Bünyamin'in maceraya atılmasını dünyayı böylece tanıması gerektiğini en büyük ibadetin macera olduğunu söylemiştir. Parça parça anlattığı olayı merakla okuyup bir bütün hâline getirdiğinizde roman daha çok anlam kazanıyor. Kitabı okumanızı tavsiye ederim.
"Her bilgiden şüphe eden Rendekar, şüphe ettiğinden şüphe edemiyor ve bundan da kendisinin varolduğu sonucunu çıkarıyordu."
Bu düşünceyle başlar asıl kitap ondan sonraysa bu düşüncenin karakterimiz Uzun İhsan Efendi de evrimleşmesini ve hayatını almasını görürüz. Uzun İhsan Efendi dünyayı gezmek, onun haritasını çıkarmak isteyen ama