“Düşünce ve ifade özgürlüğü olmayan yerde beyin nefes alamaz müdür bey! Düşünmek, hayal etmek, tartışmak hatta, inanmak veya inanmamak bile sınırlandırıldığı için beyinler ya gidiyor, gidemeyenler de...”
Yazarın 'Aşk' romanından sonra okuduğum ikinci kitabı bu. Ne kadar usta bir yazarı okuduğumun şimdi gerçekten farkına vardım. Daha önce adını bile duymadığım yazar, şair, tanınmış/tanınmamış kişilerin hayatlarından kesitler anlatılmış, her birinden yeni şeyler öğrendim. Bu kişiler içerisinde beğendiği ya da kendi dönemlerinde parlayan eserlerinden de bahsedilmiş birkaçını not aldım okuyacağım kitaplar arasına.
Ayrıca kitaba hakim olan düşünce genelde birlik olma, düşünce özgürlüğü ve 'farklılıklara evet ayrımcılığa hayır' düşüncesi. Bunun yanında önyargılara ve günümüzde yaşanmış/halen sorun olamaya devam eden toplumsal olaylar hakkında görüşlerini paylaşmış yazar. En sevdiğim bölüm Vazgeçebilmek konulu yazıydı. Yazarın diğer kitaplarını da en yakın zamanda okumayı düşünüyorum.
ŞemspareElif Şafak · Doğan Kitap · 20184,530 okunma
-Bu kitabı enfes bir zevkle okumamı itiraf edebilirim.Ve bu kitap bana bazı şeyleri hatırlattı ama onları izah etmeyeceğim.Çünkü,bu bana özel şahsi hatırlatmalar olsa gerek :)
Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını
İnsan ister istemez, yaşamları boyunca kitlelerin devrimci hareketi üzerine bu denli çok konuşan, tıpkı bazılarının Mesih'in gelişini beklemesi gibi, yıllarca böyle bir hareketin ortaya çıkmasını bekleyen anarşistlerin, bu harekete hemen katılacaklarını, hareketle tamamen bütünleşeceklerini ve tüm varlıklarını harekete adayacaklarını düşünür.
1980’li yıllardan sonra düşünce hayatımızın genel özellikleri köklü olarak değiştirilmiştir. Bu ülkede yaşayan insanlar bir bütün olarak düşünceden, sistematik fikirden, ideolojilerden, estetikten, etikten, bilimden uzaklaştırılmıştır. Bu yıllarda insanların temel referans kaynakları önemli oranda yerle bir olmuş, bunun yanı sıra okuma edimi köklü
İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır. Demokrasiyi yaratmak insanlığın büyük gücü olmuştur. Çok söyledim, tekrar söylüyorum. Ya demokrasi ya hiç... Ve Türkiye "hiç"e layık değildir.
Selam olsun düşünce özgürlüğü ve insan hakları için direnen meslektaşlarıma.
Selam olsun, korkunun üstüne yürüyenlere.
Selam olsun insanlık toptan tükenmedikçe umudun da tükenmeyeceğini gösterenlere.
İnsan soyu içinde en güzelleri, en kutsanacak olanları onlardır.
Bugün, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü.
Tarihi
Devletler, önceleri, baskıya dayanan bir anlayışla yönetilmekteydi. Bu anlayışa son vermek amacıyla 1215 yılında İngiltere Kralı'na kabul ettirilen bildiri olan Magna Carta, insan hakları kavramının ilk belgesi sayılır. İnsan hakları konusunda yayımlanan bir diğer önemli bildiri ise, Amerika'da