Sonsuza dek ezilen, baskı gören, açlık çeken ırkımızı sık sık düşünüyorum; içimde hayranlık ve acıma uyandırıyor. Kaç bin yıldır, barbarların saldırısına karşı dayanmak için bu taşlara, bu daracık tarlalara ya­pışmış duruyoruz! Dayanmakla da yetinmiyor, yeryüzü­ne en değerli iki şeyi, ruh özgürlüğü ve düşünce durulu­ğu verecek zamanı, gücü buluyoruz. Mantıkta kıyasla­mayı biz bulduk, kargaşalığa çekidüzen verdik, yeryüzü­nü korkudan kurtardık.
·
Not rated
Sartre bu işi yapıyor!
Uzun bir ileti olacağa benziyor, siz okumadan ona göre önce belirtmek isterim.* İncelemeye önce kitaba aldığım notlar ile daha sonra kitabın içeriği ile başlayacak ve bağlayacağım. İnsan kendi özünü seçiyorsa en büyük şeyi başarabilmiş, varlığını gerçekleştirebilmiştir. Öyleyse Tanrı buna neden yasak koyar? Benim özüm, Tanrı'nın
Varoluşçuluk
VaroluşçulukJean-Paul Sartre · Say Yayınları · 20193,160 okunma
Reklam
Düşünce ve ifade özgürlüğü olmayan yerde beyin nefes alamaz!
·
Not rated
Kendilik bilinci
Umutsuzluk insanın kendiyle olan ilişkisine bağlıdır, umutsuzluk insanın kendini tuketme çabasıdır fakat insanı ölüme bu götürmez , insanı ölüme kendisini tuketememesine dair umutsuzlugu götürür der kierkegaard. umutsuzluk sadece bir baslangictir. eğer birey kendini tuketme konusunda umutsuzluğa düşerse ölümcül süreç başlar fakat bunun için bireyde kendilik bilincinin üst seviyede olmasını koşul sayar. bütün meselede burda başlar zira kendilik bilincine ulaşamayan kişi tastamam umutsuz kişidir zaten. kendilik bilincini özgürlüge yoran kierkegaard da özgürlügü kazanmak umutsuzluğu yok etmekle başlar..buda ancak Tanrı varsa herşey mümkündür anlayışı ile mümkündür der.
Ölümcül Hastalık Umutsuzluk
Ölümcül Hastalık UmutsuzlukSoren Kierkegaard · Doğu Batı Yayınları · 2021987 okunma
Her ülkede, alışılagelmişin dışındaki tüm düşüncelerin toplum barışını hemencecik ortadan kaldıracağını sanan bir yığın ahmak vardır.
Akıllı bir hükûmet, dostlarının övgüsünden çok, muhalefetin eleştirilerinden dersler çıkartır. Kendine yönelen eleştirileri sınırlamaya kalkan hükûmet, çöküşünü hazırlar.
Reklam
Düşünce ve eleştiri özgürlüğü ile sorumsuzca konuşma ve kötü şaka yapmayı sen birbirine ka­rıştırmışsın. Sen eleştiriyorsun ama senin eleştiril­meni istemiyorsun, işte bundan dolayı hücuma uğ­ruyorsun. Başkalarının seni eleştirmesine kendini açık tutmadan, her zaman için eleştirmek istiyor­sun. Bu yüzden de her zaman tuzağa düşüyorsun.
Sayfa 98 - Selkan YayınlarıKitabı okuyor
"Giyotinle birlikte ölüm bu makinede görülebilen ama anlık bir olay haline indirgenmiştir.Yasa ve yasayı uygulayanlarla suçlunun bedeni arasındaki temas bir ana indirgenmiştir.Artık fizik çarpışma yoktur;cellat burda artık özenli bir saatçininkinden başka bir rol oynamamaktadır.Giyotin,tıpkı hapishanenin özgürlüğü kaldırması veya maddi bir cezanın mallara el koyması gibi,adeta bedene hiç dokunmadan hayata son vermektedir.Yasayı,acı çekebilen bir bedenden çok,diğer hakları arasında var olma hakkına da sahip olan bir hukuk öznesine karşı uygulamaktadır.Bizzat yasanın soyutlanmasıdır."
144 syf.
·
Not rated
Bilmek mi? Yoksa imanmak mı? İkisi arasında çok fark var.. Değilmi? "Ey sen, dünyada mevcut her şeyi yarattığı söylenen: hakkında en ufak bir fikrim olmayan sen; ancak lafta tanıdığım ve her gün yanılan insanların bana söyledikleri kadar bildiğim sen; tanrı denen acaip ve hayal mahsulü varlık, kesinlikle, gerçekten ve herkesin önünde ilan
Tanrıya Karşı Söylev
Tanrıya Karşı SöylevMarquis de Sade · Fol Kitap · 2021634 okunma
Liberalizmin sağladığı gelir eşitsizliği yüzünden burjuvanın güçlenmesi
Zaten tarihsel olarak bakıldığında, liberalizmin ürünü olarak hukuk devleti, üstü ne kadar “evrensel insan hakları”, “bireyin özgürlüğü” türünden albenili kavramlarla örtülürse örtülsün, uygulamada Batı’da burjuvazinin ekonomik konumunu güçlendirmek, mülkiyeti güvence altına alıp onu süreklileştirmek gibi bir işlev yüklenmiştir. Bu nedenle bir kez daha vurgulamak gerekir ki, hukuk devleti idesi, teorik ve normatif olarak ne kadar “eşitlik” ve “özgürlük” idealleri doğrultusunda bireyi devlet karşısında korumak ve güçlendirmek hedefine göre düşünülmüş olursa olsun, son iki yüz elli yılın pratiğinin açıkça gösterdiği gibi ekonomik liberalizmin, yani kapitalizmin eşitsizlikçi yapısının şatafatlı bir örtüsü olmaktan öteye geçememiştir.
Reklam
Modern hukuk devletinin temel yapı taşları
Öyle ki modern hukuk devleti tasarımının güdümleyici değerleri, bireyin özgürlüğü ve insan hakları olarak karşımıza çıkar. Bu değerleri yaşama geçirmek üzere devlet kudretini sınırlandırmada başvurulan en önemli araçları şöylece sıralamak mümkündür: a) devletin bir hukuk metni, yani anayasayla çerçevelenmesi, b) devlet kudretinin değişik organ ve kurumlar arasında paylaştırılması, yani yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığının sağlanması, c) devlet faaliyetlerinin hepsinin hukuk kurallarına bağlanması, yasaların yürütme ve yargı erkinin işlem ve eylemlerine karşı üstünlüğünün, yani hukukun egemenliğinin ve hukuk güvenliğinin sağlanması, d) hukuk kurallarına bağlılığın bağımsız yargı organlarınca sağlanması, yani yargı denetiminin gerçekleşmesi, e) bireylerin mal varlıklarına yapılan yasal veya yasadışı müdahalelerde, bireye bir tazminat ödenmesinin sağlanması, yani devletin birey karşısında mali sorumluluğunun garanti edilmesi.
"
Soren Kierkegaard
Soren Kierkegaard
, kitlesel düşüncenin bireysel özgürlüğü ve sorumluluğu engellediğini söyler. Ona göre, kitlenin içinde kaybolan insanlar, kendilerini özgürce ifade edemezler ve kendi düşüncelerini oluşturma yetilerini yitirirler. Kitlesel düşünce, bireyin özgünlüğünü ve bireysel sorumluluğunu reddetme eğilimindedir.
Soren Kierkegaard
Soren Kierkegaard
, bireyin kitlesel düşünceye meydan okumasını ve özgür iradesiyle hareket etmesini teşvik eder. Ona göre, bireyler kendi düşüncelerini oluşturmalı, bireysel özgünlüklerini korumalı ve kendi yaşamlarının sorumluluğunu üstlenmelidir."
Eduardo Galeano
İtaatsizliği cezalandırmak ve özgürlüğü disiplin altına almak için, aile geleneği, kadınları aşağılayan, çocuklara yalan söylemeyi öğreten ve korku hastalığını yayan bir terör kültürünü sürdürmektedir. İnsan haklarının evde başlaması gerekir.
Kendini bilen, Rabb'ini bilir. Bir kimse nefsini bilerek kendinde tecelli eden Hakk'ı bilmeye başlar. İnsan-ı kamiller ise nefslerini bilmekle Allah'ı bilirler. Çünkü onlar "makamsızlık makamı"na ulaşmışlardır ve merkezdedirler. Kendini tanımak insana mutlak özgürlüğü getirir, kişiyi orijinal haline döndürür, çünkü kendini
Sayfa 14 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Saint-Dimon için sosyoloji :
" Hareket halindeki toplumun incelenmesi olduğuna göre,yalnız alışkanlıkları,uygulamaları,rejimleri,düzenli olanı değil;dilekleri,duyguları,iradeleri,kolektif çalkalanışları da gözönünde bulundurmalı ve sosyal determinizmlerle insan özgürlüğü arasındaki karşılıklı etkileşimleri de incelemelidir. "
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.