"Ektiğiniz yeni tohumlar, eğer iyi sulanırsa, filizlenecek ve büyüyecektir. Hiç bir erkek, suiistimalde bulunacak birisi olarak doğmaz. Hiçbir küçük kız, kurban olarak doğmaz."
Anne babalar, "iki yaş sendromundan" ve o dönemin ne kadar zor olduğundan bahseder. Çoğu insanın farkına varamadığı şey, anne ve babanın baskı altında tuttuğu duyguları çocuğun kelimelerle ifade etmeye başladığı zamandır. Küçük bir çocuğun davranışı her zaman çevresindeki insanların duygu ve heyecanlarını yansıtır. Bu durum onlu yaşlarında ki gençler ve onların isyankarlıkları için de geçerlidir. Anne ve babanın bastırılmış duyguları çocuk için bir yük olmaya başlar ve çocuk isyan ederek duyguları dışa vurur. Anne baba, kendi işlerine bakar.
Geçmişte yaşanan üzüntüleri devam ettirdiğimizde, bunlardan acı çekecek olan yine bizleriz. Geçmişte karşılaştığımız durumlara ve insanlara bizi olumsuz etkileyecek gücü bağışlarız; o aynı durumlar ve insanlar ise, bizi zihnen köleleri kılar. "Affetmeme" duygusunu terk etmediğimizde bizi kontrol etmeye devam ederler. İşte bu nedenle, affetme eylemi çok önemlidir. Affetme - bizi inciten şeylerden uzaklaşmak - bize acı veren kimliğimizden kurtulmaktır. Bu, bizi kendi acımız içinde tutsak kılan yersiz acı, öfke ve şikayet çevriminden kurtulmamıza olanak sağlayacaktır. Affettiğimiz şey eylem değil, o eylemi yapanlardır - o insanların acılarını, karışıklıklarını, yeteneksizliklerini, umutsuzluklarını ve insanlıklarını affediyoruz. Bu duygulardan arındıkça ve kurtuldukça değişimi gerçekleştirebiliriz.