****
Katie... altı yıldır... senden günün birinde nasıl özür dileyeceğimi düşündüm. Şimdi fırsat doğdu ama özür dilemeyeceğim. Sanki... önemsiz görünüyor. Bunu söylemek çok kötü ama öyle geliyor bana. Hayatımda yaptığım en kötü şeydi o ama seni incittiğim için değil. Seni incittim tabii, Katie. Belki senin bile fark etmediğin kadar. Yine de en büyük günah o değildi... Katie, seninle evlenmeyi istiyordum. Gerçek anlamda istediğim tek şey oydu. İşte bağışlanamayacak günah da bu. İstediğim şeyi yapmamış oluşum. Öyle kirli, öyle amaçsız, öyle canavarca görünüyor ki! Delilik gibi çünkü içinde mantık yok, gurur yok, acıdan başka hiçbir şey yok. Hem de ziyan olmuş acı. Katie, neden bize hep, istediğin şeyi yapmak kolaydır ve kötüdür diye öğretiyorlar? Neden kendimizi disipline etmemiz, kendimizi tutmamız gerektiğini söylüyorlar?/Oysa istediğimiz şeyi yapmak dünyanın en zor şeyi. Çok büyük cesaret istiyor. Yani gerçekten istediğimiz şeyi yapmak,/Benim istediğim seninle evlenmekti. Fa-lan kadınla yatmak istediğim gibi, sarhoş olmak istediğim gibi ya da gazetelerde adımı görmek istediğim gibi değil. Onlara arzu bile denemez. Arzulardan kurtulmak için yapar insanlar onları. Çünkü bir şeyi gerçekten istemek çok büyük sorumluluktur."