Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Islah olmak deva olabilir ve ben ıslah olabilirim -hala buna gücüm var- ama insan benim gibi eli kolu bağlı durumdaysa, sırtında ağır bir yük varsa ve benim kadar lanetlenmişse bunu düşünmenin ne faydası var? Üstelik mutlu olma hakkı bana hepten haram edildiğine göre hayattan keyif almaya hakkım var ve bedeli ne olursa olsun bunu alacağım."
Keşke sağlam durabilseydim; Tanrı biliyor ya duruyorum! Hataya meylettiğinizde vicdan azabından korkun, Bayan Eyre; vicdan azabı hayatın zehridir." "Tövbe etmenin onun devası olduğu söylenir." "Deva değildir. Islah olmak deva olabilir ve ben ıslah olabilirim -hâlâ buna gücüm var- ama insan benim gibi eli kolu bağlı durumdaysa, sırtında ağır bir yük varsa ve benim kadar lanetlenmişse bunu düşünmenin ne faydası var? Üstelik mutlu olma hakkı bana hepten haram edildiğine göre hayattan keyif almaya hakkım var ve bedeli ne olursa olsun bunu alacağım."
Sayfa 198
Reklam
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
Bu özgürlük bizim için artık vazgeçilmezdir. Ancak bu arada bu özgürlükler için ödemekte olduğumuz bedeli de düşünmenin zamanı gelmiştir.
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Şopen emmim kızgın yine düşünmenin gereksiz kılındığı seri okumalara. İnsanlarin söyleverine bir katkisi olmaycaksa eğer bir düşünce kıvılcımı ateşlemeyecekse ve kuru kalabalığın üyeleri olmaya devam edecekse birey önüne gelen herseyi lezzet almadan ögüten makanik bir domuzdan farki yoktur diyor. Tekrar ve tekrar sanatın değerine değinmekte
Okumaya ve Okumuşlara Dair
Okumaya ve Okumuşlara DairArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 2011427 okunma
Kur'an
Daha çok hayata, bilgiye, izzet, kemal ve cihada yönelik! Yaklaşık yetmiş suresinin adını insanı ilgilendiren konulardan alan bu kitap; yaklaşık otuz suresinin adını maddi fenomenlerden alırken, yalnızca iki suresinin adını ibadetlerden alan bir kitap! Bu kitap, “dostunun cehaleti” ve “düşmanının hilesiyle” yaprakları açıldığı günden beri,
Reklam
"Kendiniz için düşünmenin, zihinsel özgürlüğünüzü kullanmanın bedeli, ne istediğinizi bulmanın, başkalarının sizin için istediğinden farklı olabileceği anlamına gelir.Bu, diğer insanların beklentilerine ters düşebilir."
Sayfa 176Kitabı okudu
"...suçluluk ve kişisel yükümlülük duygusu, var olan en eski ve en aslî kişilerarası ilişkiden, alıcı-satıcı, alacaklı-borçlu ilişkisinden kaynaklanmıştı: ilk kez burada kişi kişinin karşısına çıktı, ilk kez burada kişi kişiyle boy ölçüştü. ... Bedel belirlemek, değer ölçmek, eşdeğerler bulmak, takas etmek - bunlar, düşünmeye ilk başladığında insanı o derece meşgul etti ki, düşünmenin kendisi oldular bir anlamda: sağgörünün en eski türü burada yetiştirildi; insanın övüncü olan diğer hayvanlardan üstün olma duygusunun da ilk burada baş gösterdiği düşünülebilir. Bizim "Mensch" (insan) (manas) sözcüğümüzde belki hâlâ tam da bu özgüvenden bir şeyler dile gelmektedir: insan kendini, değer ölçen, değer biçen ve ölçen bir varlık, "degerlendiren hayvanın kendisi" olarak tanımladı. (...)Göz, bu bakış açısına ayarlanmıştı artık bir kez: ve eski insanlığın, zor harekete geçirilen, ama harekete geçirildikten sonra da aynı yönde amansızca ilerleyen düşünüş tarzına özgü o hoyrat çıkarımsal tutarlılıkla, büyük bir genellemeye, "her nesnenin bir bedeli vardır, her şey geri ödenebilir" - adaletin en eski ve naif ahlak yasasına; yeryüzündeki her tür "iyi yürekliliğin", "hakkaniyetin", "iyi niyetin", "nesnelliğin" başlangıcına varıldı çok geçmeden. Adalet bu ilk aşamada, birbirlerine aşağı yukarı eş güçte olanların birbirleriyle uzlaşmak, bir tazminat yoluyla yeniden "anlaşmak" için gösterdikleri iyi niyettir - daha az güçlü olanları ise kendi aralarında bir uzlaşmaya zorlamaktır."
s. 65, 66 - İkinci İnceleme: "Suç", "Vicdan Rahatsızlığı" Ve Benzeri Şeyler / Kabalcı Yayınevi, Çev. Zeynep Alangoya [Schuld: suç, Schulden: borç; s. 57]Kitabı okudu
Insanların genç çağlarında Az zamanda çok büyük işler yapma yeteneği olur hep bir ölçü vardır çalışmanın ölçüsü düşünmenin okumanın durumunun beklemenin tembelliğin tevazun Hatta mutluluğun ölçüsü mutluluk Hem hak hem de görevdir ne olacak da Keşke demeyeceğiz bu kişilerden bizi ne ayıracak önümüze bir hedef koymanız sizi ayıracak akadetlerini
Özgür Düşünmenin Bedeli Olur
Dünya düşünce ve kültür tarihi, özgür düşünebilen ve kafalarını kimseye kiraya vermeyen insanlarla yücelmiştir. Ne otoriteye kapılanmıştır onlar ne bir tarikat şeyhine ne de ideolojik önderliğe. Bedelini ödeseler bile özgür düşünceyi seçmişlerdir.
Sayfa 88 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Kendiniz için düşünmenin, zihinsel özgürlüğünüzü kullanmanın bedeli, ne istediğinizi bulmanın, başkalarının sizin için istediğinden farklı olabileceği anlamına gelir. Bu, diğer insanların beklentilerine ters düşebilir. Zorluklar yaratabilir ve bazı ihtiyaçlarımızı çatışmaya sokabilir; aidiyet de özgürce düşünmek kadar önemliyse, kendi fikirlerimizin diğer insanlarla farklı olduğu zamanlarda her iki ihtiyacı da aynı anda karşılamak zor olabilir. İlişkisel özlemlerimizi, bağlantı kurma arzumuzu tatmin etme cazibesine kapılabiliriz ancak böyle yaparak bizi gerçekten olduğumuz kişi yapan parçalarımızı inkar edebiliriz.
Sayfa 166Kitabı okudu
Embriyolojik gelişmelerin belirli bir evresinde (örneğin insanda ana karnında 4. ayda), sentrozom sinir hücrelerinden dişarıya atılarak, hücrelerin o aşamadan sonra bölünme yetenekleri sonlandırılır. Böylece daha sonra kazanılacak bilgi ve deneyimlere dayanılarak anlamlı tepkilerin verilmesi ve ileri aşamalarda, anlamlı düşünmenin ve yorum yapmanın yolu açılmıştır. "Her kazancın ödenmesi gereken bir bedeli vardır" evrensel ilkesine göre, bu kazancın ödenmesi gereken faturası, sinir hücrelerinin zaman içinde ölmesi ve yerine yenilerinin konmaması olmuştur.
•Anozognozi•
-Bu ilgi çekici bozukluk, sol kol veya sol bacağın felç olduğu gerçeğinin görmez­den gelinmesi ya da tamamen inkar edilmesi, ilk defa 1908'de bu durumu klinik olarak gözlemleyen Fransız nörolog Joseph Francois Babinski tara­fından anozognozi ("hastalığın farkında olmama") olarak adlandırıldı. Bu ilginç rahatsızlığın sebebi ne?
Bölüm 7Kitabı okudu
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.