Fikrin hayatla münasebeti olması lazım onu söylüyor, "Az okuyoruz, hatta hiç okumuyoruz ve galiba hiç de düşünmüyoruz."
Sayfa 45 - DERGAH YayınlarıKitabı okudu
“Sen Tanrısal Birliğin insanları gördüğünü ve yargılandığını sanıyorsun. Bizlerse onun varlıkların niyetlerini ve duygularını hissettiğine inanıyoruz. O’nun, bizim ne yaptığımızla ve neden yaptığımızla ilgilendiğini düşünmüyoruz.”
Yürüyor ve düşünüyoruz ama yürürken düşünmüyoruz, her şeyden önce de çok düşünürken çok hızlı yürüdüğümüzü düşünmüyoruz, düşünüyoruz ve yürüyüşümüzü gözlemlemiyoruz. Yürüyor ama düşünmüyoruz, daha da artan bir yorgunluk içinde gibiyiz. Hep daha da daha da hızla yürüyebileceğimizi, hep daha da yoğun düşünüp hayaller kurabileceğimizi, fikirler yürütebileceğimizi sanıyoruz; hızlı değil, tam tersi yavaş yürümemiz gerektiğini düşünmüyoruz, çok hızlı yürüyor ve çok geçmeden bir felaket halini alan yorgunluğumuzun kurbanı oluyoruz.
Az okuyoruz, hatta hiç okumuyoruz ve galiba hiç de düşünmüyoruz.
Sayfa 45 - DergâhKitabı okudu
Kendi zamanımızda düşünmüyoruz, ya geçmişten ya da gelecekten konuşuyoruz.
Sayfa 52Kitabı okudu
Siz ne düşünüyorsunuz sevgili Ayhan? Biz düşünmüyoruz, o zamanlar da düşünmüyorduk, yaşıyorduk, şimdi hiç düşünmüyoruz. Bakıyoruz sadece etrafımıza, sağımıza solumuza. Her şeyin ve her yerin uzak olduğunu görüyoruz. Ama bu bizi incitmiyor, öyle olması gerektiği için öyle olduğunu biliyoruz. Başka bir yolu olsaydı, olurdu, değil ki böyle diyoruz.
Sayfa 154 - ketebe yayınları
İçimizdeki büyük yılgınlık
ey kent, ey çöl, ey karmaşa
ey küçük balık, ey yakalara balina
aldırmıyoruz artık, düşünmüyoruz da.
Bazen bilmediğimiz bir soru ta nereden,
o hiç dengeleyemediğimiz tartı
gençliğimiz, düşlerimiz, korkunç anılar;
mı ekini kim kaldırdı sözlükten?
Sayfa 86Kitabı okudu
Hepimiz başkalarının onayına ve ilgisine ihtiyaç duyuyoruz, ama çoğu zaman onların da aynı ihtiyacı yaşadıklarını, dolayısıyla onlara neler yaşattığımızı pek düşünmüyoruz.
Üstelik onay ihtiyacımız arttıkça onaylanmadığımıza ilişkin verilere ulaşma ihtimali de artıyor, zaman zaman alınganlığa varan derecelerde.
bazı şeyleri hep söylemek istiyoruz, karşımızdaki bakalım dinlemek istiyor mu diye hiç düşünmüyoruz
