Bir insan yüzüne doğuştan gelip oturmuş gülüş, üzülüş, düşünüş gibi şeylerin hiç uçmaması lazım. Uçtu muydu, sanki kişi ölmüştür. Yalnız ölünün yüzünde mana yoktur.
°°° Felsefî düşünüş, kişinin, bilgisinden şüphe etmeyi öğrendiği, özellikle nicedir beslediği inançlara, imanla bağlandığı düşüncelere ve doğru olduğunu varsaydığı gerçeklere kuşkuyla baktığı an başlar. °°°
Reklam
" Robotizmal Enfeksiyon; insanların robotlar gibi aynı eylemleri, aynı cümleleri ve hattâ aynı düşünüş tarzını bilerek veya bilmeyerek benimsemesi ve toplu olarak hayatlarının önemli bir parçası hâline getirdiği duygudurum bozukluğuna verilen addır. Enfeksiyonel bir hastalık olduğu için bulaşıcı olma özelliği oldukça önem arz etmektedir. "
Sayfa 34 - Esinti YayınlarıKitabı okuyor
Aile Sistemi
Mükemmelliyetçilik kuralı, kişinin kendi gerçeğinin hiçbir değeri olmadığını, kendi düşünüş ve değerlendirişinin önemsiz olduğunu ifade eder… Bu kuralların geçerli olduğu sağlıksız aile ortamında yetişen çocukların yaşamla ilgili en temel duyguları mutsuzluktur. Kendilerini değersiz bulurlar; değersiz buldukları özlerinden utanç duyarlar; ileride değişebileceklerine inanamazlar ve bu nedenle umutsuzdurlar.
Sayfa 68 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Mümkün Değil
Belli bir çalışma alanında ve belli bir meslekte ne kadar çabuk ilerlersek, az-çok özgür bir düşünüş ve davranış benimseyip değişmez kurallara ne kadar bağlı kalırsak, o kadar karakterimiz pekleşir, üstelik tek yönlü bir insan da olmayız.
Bitti pili saatimin, durdu zaman yere sindi, bunca düşünüş ne içindi ve neden kaynaklandı üşüyüş
Reklam
Bir insan yüzüne doğuştan gelip oturmuş gülüş, üzülüş, düşünüş gibi şeylerin hiç uçmaması lazım. Uçtu muydu, sanki kişi ölmüştür. Yalnız ölünün yüzünde mana yoktur.
Sayfa 12 - BulamayanKitabı okudu
" Onun da dudaklarında bir eskiye dönüş, O da yüzmede bir ses yığını üzerinde, Bin hatırayı bir anda duyan gözlerinde, İnsana ruhlar dolusu haz veren düşünüş. "
Bu sayfaları, Atatürk‘ün insanı olan,sevgisini bütün dünyaya yayan,bütün insanları bir ve kardeş gören ve daha önce de verdiğimiz şu sözlerini tekrar ederek tamamlamak isterim. Çünkü bu sözlerher zaman tekrarlamaya değer: "Beseriyetin hepsini bir vücut ve her milleti bubub bir uzvu saymak icap eder.Bu vücudun bir parmağının ucundaki acıdan,diğer bütün uzuvları müteessir olur. Ancak böyle bir düşünüş, insanları,milletleri, hodbinlikten kurtarır. Eger milletler arasında bir hastalık varsa, hadise ne kadar uzak olursa olsun,kendi aramizda olmuş gibi,bu eseatan şaşmamak lazımdır. Eger devamlı sulh isteniyorsa, insan kitlelerinin vaziyetini iyilestirecek milletler arası tedbirler alınmalıdır İnsanlığın heyet_i umumiyesinin refahı, açlığın ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşarak şekilde terbiye edilmelidir."
Sayfa 497 - Remzi KitabeviKitabı okudu
1950'lerdeki kalem kavgaları: 1950'lerde Atsız'ın üç polemik yazısı vardır. "Faruk Nafize Bir İhtar” başlığını taşıyan yazı, 9 Şubat 1951 tarihli Orkun'un 19. sayısında; "Yalan” başlıklı yazı, 25 Mayıs 1951 tarihli Orkun'un 34. sayısında çıkmıştır. 1956'da da Ocak gazetesinde Nurettin Topçu'ya karşı bir
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.