İnsanlar doğuyor, büyüyor, çalışıyor, evleniyor, çocuk sahibi oluyor ve ölüyor. Bütün bu döngüdeki monotonluk, yaşamın getirdiği zorunluluklar ve saçmalıklar. Bu yandan yaşamak çok absürt gelmiyor mu size de ?
Albert Camus de bunu anlatmaya çalıyor. Yabancı kitabında Meursault hayat ona ne gösterirse göstersin aynı tepkisizliğiyle karşımıza çıkıyor. Annesi öldüğünde ve hatta kendi idam haberini aldığında dahi. Birini öldürdükten sonra soruyorlar ona neden yaptın? Çünkü güneş yaktı, çünkü hava sıcaktı çünkü yabancıyım ben size, yabancıyım kendime.. Üstelik bir kere vurdum sonra da iki kere daha vurdum.Neden vurdum bilmiyorum vursaydım da vurmasaydım da fark etmezdi. İşte böyle bir karakterden bahsediyoruz. Karıştırılmaması gereken husus ise Camus bir nihilist değil. Yaşamın belki bir yerlerde anlamı vardır ama o bile saçma değil mi? Yani absürdizm altında bakılmalı kitaba ve görüşlerine.Aynı zamanda Yabancı’yı okumadan önce Düşüş’ü okumanızı öneririm. Çünkü Yabancı kitabındaki Meursault zaten gelişim evresini tamamlamış ve hayatın saçmalığıyla karşılaşmış bir karakter. Peki bir insan nasıl bu duruma geliyor? Düşüş, adından da anlaşılacağı gibi düşüşü ve bunun kaçınılmazlığını anlatan bir kitap. Bir nevi Yabancı’ya hazırlayan ön okuma olarak görebilirsiniz gençler.10/10 kitaplardır.