Alzheimer(eski tabirle bunama) bu dönemde sıkça rastladığımız bir hastalık ama çoğumuz maalesef nasıl başedeceğimizi bilmiyoruz.Bu kitapta bir alzheimer hastası ile beraber yaşamanın zorlukları yanı sıra ,yapabilecekleri de yazıyor.Sevgi,alzheimer hastası olan annesiyle ilgilenebilmek için boşanan ve işinden erken emekli olmak zorunda kalan ,annesini bebekler gibi avutan,her söylediğinde anlam aramayı bırak,anlamsızlığından anlam çıkarmaya çalışan bir kadın.Çok fazla yazmayayım.Benim de rahmetli anneannem alzheimer idi ölümünden önce.Kitabı okuyunca ona yaptığımız yanlışları düşündüm.Özür dilemek isterdim ondan ama geç kaldım ,işte geç kalmadan benim gibi okumanızı ve etrafınızda bu hastalığın kendisiyle yaşayan ve bu hastalıkla yaşayanlarla yaşayan insanlar varsa duyarlı olmanızı tavsiye ederim .
136 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Ciğerdelen
Başladı ve ben; toprağın, güneşin, sarı tarlaların, emeğin, insanın büyüsüne, tasvirlerin alıp götürüşüne kapıldım. Aytmatov, ününü hak etmiş nice yazardan biri, bunu bu kitapla anladım.
İnsanın duyguları birleşip gözlerine hücum edince, dünya bulanıklaşır. Bakar ama göremez. Kulağına dolan sesler de aynı görüntüler gibidir, uğuldaşırlar. Net
Kitap İnceleme Yazısı
Kitap Adı: Ustaca Sevmek
Yazarı : Don Miguel Ruiz (1952-….)
Çeviri : Seda Toksoy
Yayıncı : Ötesi Yayıncılık
Baskısı : 11. Baskı/ Mart 2018/ 129 Sayfa
Dört Anlaşma adlı kitabın da yazarıdır. Bu kitabını okuyunca, Osho ve Krishnamurti’in öğretileriyle benzeştirdim. Kitaptan ne anladığımı, nasıl bir ön bilgi
Johann Wolfgang von Goethe tartışmasız Almanların en büyük yazarlarındandır. Şiir, drama, hikâye, otobiyografik, estetik, sanat ve edebiyat teorisi, ayrıca doğa bilimleri olmak üzere birçok esere imza atmıştır. Goethe’nin kendisinden sonra gelen Alman şair ve yazarlara etkisi her yerde geçerliliğini korumaktadır.
Friedrich Nietzsche tüm hayatı
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021122.6k okunma
Aysun Kayacı'nın sosyoloji dünyasını çatlatan meşhur tespitini pek çoğunuz bilirsiniz;
"Ben vergi veriyorum niye vergisini vermeyen, 'dağdaki çoban'la benim oyum eşit mesela. Niye? Hiç vergisini vermeyen biriyle niye benim oyum eşit. O benim kadar duyarlı benim kadar sorumluluk sahibi bir şekilde yaklaşıyor mu acaba"
'BEN VERGİMİ
Bütün insanlığın kendisine dersler çıkaracağı muazzam bir eser. Eser de verilmek istenen öylesine güzel mesajlar var ki, çoğu zaman insan hayretler içerisinde kalabiliyor. Bunun sebebini açıklayacak olursak da; Bir millet ne kadar kötü koşullarda olursa olsun, eğer o millet özellikle 'aydın' kesimin gerçek ruhu başta olmak üzere, birçok farklı mesleklerdeki duyarlı insanın bir milletin kaderini nasıl değiştirdiğine tanıklık ediyorsunuz.
Bir ülkenin eğitim görmüş fertlerini belirli kurallar çerçevesinde aydın kesim diye adlandırılan ve bu aydın kesimin birey toplum ilişkisi içerisinde birlik ve beraberlik ruhuyla halkını nasıl eğittiği ve eğitilen halkın ülke için ne önem arz ettiği sanırım bundan güzel anlatılamazdı.
Eser Finlandiya ülkesinin kuruluş hikayesini, özellikle de eğitim konusu başta olmak üzere kültür ve aydın kesimin halk için neler ifade etmesi gerektiğini anlatmış. Ama bu anlatılış öylesine bilgece olmuş ki her ülkenin kendisinde bulacağı birçok ders muhakkak vardır.
Açıkçası kitabı okurken aydın kesimin, burda aydın kesim illaki sanatçılar veyahut büyük araştırmacilar değil, onu da belirtmek isterim, eğer birey koyulan yasaları layıkıyla yerine getirip, almış olduğu eğitimle eğitim alamamış halkı bilinçlendirmek ve hep beraber ayağa kaldırma ruhu içerisine girerse işte o zaman aydın kesim olmuş olur. Bu bir öğretmen, doktor, mühendis ne olursa olsun farketmez.
