Ve dünya büzüldü, son sibernetik devrimin yarattığı teknolojiyle her gün biraz daha gözler önüne serilen sonsuz olasılıklarla birlikte küçüldü, küçüldü. Kendi küçük dünyasında, en temel ihtiyaçlarından yoksun bırakılan, sevgisizliğe, nefrete itilen küçücük insan, kendisi olmanın verdiği umutsuzlukla, orada, bir yerlerde onu bekleyen sonsuz seçeneklerin var olduğu duygusuyla, olmadığı bir şey olmaya, "îdeal" olmaya karar verdi. Gündelik yaşamın ezici zorunluluklarından kurtulup, sonsuz, güçlere ulaşmak için, Faust gibi, şeytanla anlaşma yaptı. Benliğini sürgüne gönderdi. Ruhunu sattı. Kendine yabancılaştı. Kendini, benliğini, doğallığını, özünü kaybetti. Kendi yarattığı mekanik, robotsu dünyanın mekanik bir parçası oldu. Oysa, içinde sonsuz güzellikler barındıran bir evren vardı. Bir "gerçek özü" vardı. "Gelişmek, çiçeklenmek isteyen, ister sevinç, özlem, sevgi olsun, ister öfke, korku, mutsuzluk olsun, duyguların kendiliğindenliğini besleyen, kendi duygu ve düşüncelerinden hoşnut kalan ya da karşı çıkan, benimseyen ya da yadsıyan, evet ya da hayır diyen kendiliğindenlik tepkileri üreten ve böylece yaratıcı, kendisiyle ve dünyayla barışık, kendi sorumluluğunu üstlenen bir birey olmasını sağlayabilecek olan gerçek özü" vardı.
Kitlelere has özellikler arasında düşüncesizlik, asabiyet, akıl yürütmekteki yetersizlik, muhakeme ve eleştiri yeteneklerinde noksanlık, duyguların abartılması gibi daha pek çok özelliğe; kadınlar, vahşiler, çocuklar gibi evrimin düşük düzeyli formuna ait varlıklarında da rastlandığını göreceğiz.
Reklam
Kitlelere has özellikler arasında düşüncesizlik, asabiyet, akıl yürütmedeki yetersizlik, muhakeme ve eleştiri yeteneklerinde noksanlık, duyguların abartılması gibi daha pek çok özelliğe kadınlar, vahşiler, çocuklar gibi evrimin düşük düzeyli formuna ait varlıklarından da rastlandığını göreceğiz.
Bizim kültürümüzde ilim ve irfan birbirinden ayırt edilmiştir. İlim sahibi olup, irfan sahibi olmayanlar, sırtına kitap yüklemiş ama adam olamamış kişiler olarak tanımlanır. Çok bilgili, ancak sosyal ve duygusal becerileri zayıf olan bu kişiler sevilmez ve çoğunlukla yalnız kalırlar. Başarısız olduklarında çevrelerinde kimseyi bulamazlar.
İğrenme
Diğerini kıyanayıcı duyguların bir diğeri de iğrenmedir. İğrenme duygusu, uzun yıllardan beri çok farklı şekillerde tanımlanmıştır.
DUYGULARIN AHLAKİ İŞLEYİŞ ROLÜ
Batı felsefesinde bütün kuramcılar duyguların ahlak psikolojisinde önemli bir yer olduğu konusunda hemfikirlerdir. Bu uzlayışa rağmen duyguların ahlaki biliş ve davranış üzerine nasıl bir rol oynadığına dair açıklamalarda farklılaşmalar vardır.
Reklam
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.