"Salık” dedi Danış Ata, “Adı Salık olsun! Adını ben verdim yaşını Tanrı versin! Adıyla nam salsın!" "Salık” çok güzel bir addır. “Duyumcu, duyuran" anlamındadır, Hun dilinde.
değişmenin önündeki engeller, fikri ve ideolojik engeller: ideoloji
genel bir kanaate göre ideoloji "yarı gerçek düşüncelerdir". bazen kendimize bazen başkalarına ait düşünceleri yansıtır. onun yarı gerçekliğinden hareketle bazıları "yaşanan tecrübe ile bağlarını koparan düşünce sistemi" derken, bazıları "gerçekle bağları kurulmaya çalışılan düşünceler" olarak tanımlamaktadır. bir başka yargıya göre ise ideoloji gelişmiş toplumların mitidir. mit, toplumların gerçeğe hakim olmak için kullandıkları bir rüya, bir tasarımdır. ama sonuç olarak ideoloji bir toplum haritasıdır. mahiyetini gayet iyi sergileyen j.w. lapierre'e göre ideoloji, haklılığına inanılan, sosyal kaynaklı ve dolayısıyla da benzerlik ve ayrıcalıklara işaret eden, tarihi ve kültürel dayanakları bulunan, bir değerler hiyerarşisi getiren, bazı sosyal grup ve zümrelerin çıkar ve özlemlerini ifade eden, mevcut bir eğilimi meşrulaştıran ve bu sebeple de var olanı anlamadan çok, haklı çıkaran, modern çizgiye uygun olarak içkin, duyumcu, akılcı, bütünlükçü, işgalci; gerekli gördüğünde saldırgan, iman ve fikir yapılarıdır.
Sayfa 162
Reklam
İslam'ın çeşitli anlaşılma biçimleri veya anlaşılma seviyeleri mevcut olabilir Ve nitekim de mevcuttur. Bu seviyelerden biri, onun üzerinde hiçbir ciddi zihinsel, akılsal işlemlerde bulunmadan gelenekselcilerin savundukları gibi, harfi harfine almak veya anlamaktır. Bu, sokaktaki insanın, sıradan insanın Plato'nun sözleriyle "Gözüyle görmediği ile tutmadı şeyleri anlamakta güçlük çeken" insanın duygularından akla sezgi'ye yükselmiş ve yükselemeyecek olan insanı anlama biçimi ve seviyesidir (Bu kör ve kölece insan seviyesi Gazzali'nin deyişi ile taklit seviyesidir.) Ancak bunun üzerinde özel bir gruba, seçkinlere, akıl ve sezgi sahibi insanlara duyumcu-maddeci değil akılcı-ruhçu insanlara tahsis edilmiş olan özel bir anlaşılma biçimi ve seviyesi vardır ki bu filozofların bilginlerin anlamı biçimi ve seviyesidir. İşte Farabi'ye göre felsefe, O halde, İslam'ın en üstün, en doğru en mükemmel anlama biçimi ve seviyesidir.
Düşüncelerimi, Müslüman bir 'aydin' vs dillendirince ne güzel oluyor
Ebu'l-Hasan Nedvi İslam medeniyetlerinin konumunu şöyle açıklıyor: "Dört Ha­life dönemi sonrasında, cehalet, ihtiras, İran ruhçuluğu, Yunan düşüncesi veya diğer maddeci veya duyumcu sistemler İslam'ın politik teşkilatına sık sık bulaştırılmıştır. Genellikle İslam medeniyeti olarak bilinen ve bazı Müslüman tarihçilere gurur veren de işte bu karmaşık ilavedir. Genel olarak "İslam Kültürü" dendiği zaman anlaşılan şey, Şam, Bağdat, Kurtuba, Gırnata, Isfahan, Semerkant, Delhi ve Lucknow'un debdebeli günlerinde cari olan sanat, mimari, musiki ve edebiyatla, Müslüman imparatorların yaptırdıkları saray ve kalelerdir. Ve yine Müslüman ortaçağda bu merkezlerde yaşanan bozulmuş hayat, İslam Kültürü'nün başarıları olarak kaydedilir. Ne var ki, bu tür uygulamaların çoğu İslam'ın ruhuna aykırıdır. Mesela hükümdarların gösteriş arzularını tatmin için hazineden harcanan paralarla lüzumsuz saraylar ve pahalı anıtlar yaptırılması, o dönemin ileri gelenlerinin lükse ve sefahat içinde yaşamalarına hasredilmiş belirli sanat dallarının teşvik edilmesi kesinlikle gayr-i İslami'dir."
Sayfa 118Kitabı okudu
Halk, yaygın ölçütleri reddedişinizin, bütün ölçütleri reddetmek ve kural kanun tanımazlık olduğunu düşünür, cüretkâr duyumcu da felsefenin adını suçlarını yaldızlamak için kullanacaktır. Ancak vicdan yasası baki kalır.
Tanrısızlığın karşısına Allah inancı, maddeciliğin karşısına ruhun önceliği ve üstünlüğü görüşü, öte dünyayı bu dünyadan başlayarak yaşama aşkı, insanları ezmenin karşısına insan onuruna yaraşır tepki, fizyolojik ahlâk sistemlerinin karşısına ilâhi kaynaktan doğmuş yücelik ahlâkı, duyumcu sanat ve edebiyatın karşısına aşkın (transandantal) sanat ve edebiyat çıkacak ve böylece bu hakikat perspektiflerinin ana kaynağı ve kefili olan İslâm, diri ruh ve aksiyonuyla yeniden gerçekleşecektir.
Sayfa 94
Reklam
Nitekim medeniyetleri materyalist, akılcı ve mistik medeniyetler olarak üç tipe ayırdıktan sonra onların karşısında vahye dayalı medeniyeti savunan Ebu'l-Hasan Nedvi İslam medeniyetlerinin konumunu şöyle açıklıyor: "Dört Ha­life dönemi sonrasında, cehalet, ihtiras, İran ruhçuluğu, Yunan düşüncesi veya diğer maddeci veya duyumcu sistemler İslam'ın politik teşkilatına sık sık bulaştırılmıştır. Genellikle İslam medeniyeti olarak bilinen ve bazı Müslüman tarihçilere gurur veren de işte bu karmaşık ilavedir. Genel olarak "İslam Kültürü" dendiği zaman anlaşılan şey, Şam, Bağdat, Kurtuba, Gırnata, Isfahan, Semerkant, Delhi ve Lucknow'un debdebeli günlerinde diri olan sanat, mimari, musiki ve edebiyatla, Müslüman imparatorların yaptırdıkları saray ve kalelerdir. Ve yine Müslüman ortaçağda bu merkezlerde yaşanan bozulmuş hayat, İslam Kültürü'nün başarıları olarak kaydedilir. Ne var ki, bu tür uygulamaların çoğu İslam'ın ruhuna aykırıdır. Mesela hükümdarların gösteriş arzularını tatmin için hazineden harcanan paralarla lüzumsuz saraylar ve pahalı anıtlar yaptırılması, o dönemin ileri gelenlerinin lükse ve sefahat içinde yaşamalarına hasredilmiş belirli sanat dallarının teşvik edilmesi kesinlikle gayr-i İslami'dir."
Farabi'ye göre, İslam'ın çeşitli anlaşılma biçimleri veya anlaşılma seviyeleri mevcut olabilir ve nitekim de mevcuttur. Bu seviyelerden biri, onu üzerinde hiçbir ciddi zihinsel, akılsal işlemde bulunmadan gelenekçilerin savundukları gibi, harfi harfine almak ve anlamaktır. Bu, sokaktaki insanın, sıradan insanın, Platon'un sözleriyle "gözüyle göremediği, eliyle tutamadığı şeyleri anlamakta güçlük çeken" insanın, duyularından akla, sezgiye yükselmemiş ve yükselemeyecek olan insanın anlama biçimi ve seviyesidir. Ancak bunun üzerinde özel bir gruba, seçkinlere, akıl ve sezgi sahibi insanlara, duyumcu-maddeci, değil, akılcı-ruhçu insanlara tahsis edilmiş olan özel bir anlaşılma biçimi ve seviyesi vardır ki, bu, filozofların, bilginlerin anlama biçimi ve seviyesidir. İşte Farabi'ye göre felsefe, o halde, İslam'ın en üstün, en doğru, en mükemmel anlama biçimi ve seviyesidir.
İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
58 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.