Felsefe, önce­likle bu kendini onaylama eyleminde, yani gerçeklik bilgisinin asıl organı olarak bizzat kendisine duyduğu güvende kendini kurar. Adaequatio rei et intellectus iddiası, bu anlamda onun doğal çıkış noktası olarak kalır. Fakat diğer taraftan bu temel eylem, şimdi kendi diyalektik karşıtını da kendi içinde taşır Felsefe kendi nesne­sini
445 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 48 days
Bilgi duyum veya algı değildir.
Birinci cilde göre daha eğlenceli bir bölüm olmuş. Bunu da felsefe tarihinde sofistlerle birlikte doğadan insana doğru yönelen ilgiye sonra da Sokrates ve Platon gibi büyük isimlerin ortaya çıkmasına bağlıyorum. İkinci cilt üç kısımdan oluşuyor. Birinci kısımda sofistler ele alınmış. Geç ve erken dönem sofistleri olarak iki gruba ayrılıyorlar ama
İlkçağ Felsefe Tarihi 2
İlkçağ Felsefe Tarihi 2Ahmet Arslan · İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları · 2014454 okunma
Reklam
Geleneksel psikolojik kavram dilinde, psikoloji modern "Ges­talt Psikolojisi"ne geçerken duyumcu kavrayışın kabullerinden an­cak kurtulduğu için, bu şey-durumunun anlatımı konusunda tam isabetli bir ifade hemen hiç sunulmamıştır. Bütün nesnelliği "yalın" izlenimde sona erdirmiş olan söz konusu duyumcu yaklaşım için her
126 syf.
·
Not rated
·
Read in 20 hours
Yazar, günümüzde dünyaya egemen olan kötülüklerin kaynağında ne olduğunu araştırmış, insanların tavır ve davranışlarının kökünün ekonomik, sosyal ve siyasal sistemlerde değil; ahiret inancı veya dünya görüşleri doğrultusunda ortaya çıkan etik ve ahlaki konseptlerde bulunduğunu görmüş. Kitaba bilgi kaynaklarını değerlendirerek başlayarak akıl, duyu ve felsefenin salt kaynaklar olamayacağına dair güçlü izahatlar getirmiş. Ardından medeniyeti üç kategoride inceleyerek (duyumcu- akılcı- mistik) tarih boyunca ıslah yerine ifsad eden medeniyet türlerini ve bu konuda yapılan yanlışları, mistik Avrupa'nın nasıl materyalizme evrildiğini vb. alan dahili çok yerinde konulara değinmiş. Son bölümlerde peygamber olmadan insanın doğruya ulaşamayacağı ve peygamberlerin özelliklerini genişçe açıklamış. İslam'ın ahlaki öğretilerinin akılcı medeniyette olduğu gibi değişken ve subjektif olmadığını, son derece güçlü ilkeleri olduğunu, özünde kötü olan bir şeyin kıyamet gününe kadar kötü, özünde iyi olan bir şeyin her dönem ve her yerde iyi olduğunu başlıklar halinde kategorize ederek sunmuş ve İslam'ın tüm sistemlere üstünlüğüne vurgu yaparak "safını seç" yönlendirmesiyle eseri noktalamış. Nedvi eserleriyle adeta batıya meydan okuyan bir yazar. Bu kitabıyla medeniyetlerin temellerini inceleyerek yegane doğrunun İslam olduğunu gözler önüne seriyor. Kitap size sadece veri sunuyor. Bu veriler ışığında tek doğrunun İslam olduğunu tüm kalbinizle hissediyorsunuz.
Din ve Medeniyet Üzerine
Din ve Medeniyet ÜzerineEbu’l Hasan Nedvi · Mahya Yayınları · 026 okunma
Duyumcu Medeniyet:
Maksimum kârı, faydacılığı ve fırsatçılığı önceleyen bir zihniyet, doğruluk ile yanlışlık, hukuka uygunluk ile aykırılık arasında bir ayrım gözetmez. Kişisel çıkarı toplumsal yarara, belirsizliği sisteme tercih eder. Dolayısıyla sağlığı tehdit eden durumlar, toplumsal çalkantılar ve ticari düzenbazlıklar, sahtekarlıklar sorun olarak görülmez. Bunlar ticari hayatın gerçekleri olarak görülür.
Analitik Felsefenin Öyküsü Bölüm 1: Başlangıç ve Kurucular
McTaggart önce Russell’ı duyumcu epistemolojiyi terk etmeye ikna eder. Sonraysa gerçekliğin ruhani olduğuna ikna etmeyi başarır. Russell kariyerinin ilk bölümünde Neo-Hegelci bakış açısıyla çalışmalar yapar. Her zaman bilimlerle içli dışlı olan Russell normalde metafiziksel ilk prensiplerden hareketle çalışan Neo-Hegelciler’in aksine bilimlerin verilerinden hareket ederek Neo-Hegelci “Mutlak”ın kavrayışına sahip olmak ister. Russell’ın bu döneminde bütün bilimler Mutlak’a çeşitli soyutlamalar yaparak, belli bir yönünden yaklaşmaya çalışan kusurlu araçlar olarak görülürler.
Reklam
53 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.