160 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 hours
Kokudan geçilmiyor
Bir öğleden sonrası için hızlı olsa da aglamadan edemediğim bir önsöz ile baslayip ardından gelen leş kokulariyla Mustafa Hoş abimize bir kere daha minnet duydum. Big Boss kitabından tanırım abimizi. Durum vahim olduğu kadar üzücü ama seçimler sanki tek çözümmüş gibi gösterilmesi de yanlış. Bunu onceden görenlerin cozumsuzlugu icinde intihara suruklenenleri kucumseyenlere de lanet olsun. Düzen değişecek diyen muktedire duzulen değişsin yeter diyen vatandaslardanim. Partiler hep aynı kurtuluş diye vaat edenler insanlarin seçmişlik yanilsamasindan başka hiçbir şey yaşamıyor. Tek yıldızım Mehmet Fatih Maçoglu abimizin tarım bakani olması. Ama bu beklentimde beyhude
Leş
LeşMustafa Hoş · Destek Yayınları · 202320 okunma
551 syf.
9/10 puan verdi
Gerçek romanından sonra beni epey etkisinde bırakan bir başka Emile Zola romanını daha okumuş olmaktan mutluluk duyuyorum. "Emek" kavramı üzerinden Fransız toplumuna tutulan bir mercek bu roman, özellikle 19. yüzyılda bu kavramın toplumcu gerçekçi yazarlar tarafından sıkça kullanıldığını ve üzerine cilt cilt eserler kaleme alındığını biliyoruz. Zola' da bu kavramı doğrudan kullanarak, işçi sınıfının içinde bulunduğu ağır koşulları nasıl aşacağını ya da işveren ile işçi arasındaki o uçurumun nasıl kapanacağını karakterler üzerinden ütopik bir sistem kurarak aktarıyor. Toplumun ve insanlığın yeniden doğuş imgesini yaratıyor bir nevi ve bu da yapıta destansı bir nitelik kazandırıyor. Bu derinlik ve destansılık yazarın gözlem yeteneğinin, toplumsal sorunlarla çok yakından ilgilenmesinin göstergesi aslında. Zor bir dönemden geçen Fransız toplumunu oldukça ayrıntılı inceleyen, hem yazar hem de eylemci kimliği olan Zola, Emek'te toplumda var olan sorunlara çözüm olabilecek öneriler ortaya koyar, imgesel bir dünyada bunların uygulamasını gerçekleştirir ve savunmasını yapar. Baş karakter Luc, Zola’nın düşünsel anlamda sözcülüğünü yapan kişidir ve aynı zamanda emeğinin kıymetini ve kudretini bilmeyenlerin yol göstericisidir. Romanda kurulan düzen her ne kadar doğal ya da olması gereken gibi gözükse de, maalesef ütopik olarak nitelendirilir; zira bilimselliğe dayandırılmış özgür bir emek, dayanışma, yoksulluğun bütünüyle ortadan kalkması, gelirin adilce bölüştürülmesi gibi durumlar 21. yüzyılda bile maalesef mümkün değil. Çok severek okuduğum, herkese tavsiye edeceğim bir roman Emek.
Emek
EmekEmile Zola · İmge Kitabevi · 2014342 okunma
Reklam
704 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 6 days
3 ciltlik dev tatmin
Ayn RAND kendi oluşturduğu objektizim felsefesinin savunucusu yani; kapitalizmin temel hak ve özgürlüklerin tek savunucusu olduğunu öne süren, verilmiş hak ve özgürlüklere çok inanmayan, her şeyin çözümünün kapitalizmde olduğunu savunan bir yazar-filozof. Bu kitap serisinde de bunu en uç noktada işlemiş, karakterlerini tam da kapitalist ve
Atlas Vazgeçti - 3.Kitap
Atlas Vazgeçti - 3.KitapAyn Rand · Pegasus Yayınları · 2021601 okunma
56 syf.
·
Not rated
"Hiçbir şeye verecek vakti yok. Çünkü bütün vaktini makine gibi çalışıp makineleşme yolunda harcıyor anca. Yoksul ulusların bünyesindeki halk rahat yaşıyor, zengin uluslarda ise halk her zaman yoksul." Güzel bir düzen eleştirisi, yazıldığı dönemde ve daha öncesine dair çalışma düzenine karşı çıkış. Kapitalist sistemi, makineleşme yaygınlaştıkça daha da çok çalıştırılan insan gücünü, günde 12-14 saatlere varan mesai saatlerini, hatta sadece erkeklerin değil kadın ve çocukların da çalıştırılmasını çok güzel bir dille eleştirmiş; Çalışmayı ahlâkla ve dinî değerlerle bağdaştırıp daha çok çalışılmasını isteyen vaizlere, iktisatçılara ve devlet adamlarına da bir güzel tepkisini koymuş yazar Paul Lafargue. Ayrıca günümüz bankacılık sistemini döneminde tefecilik olarak gösterip, üretici zor durumda kredi çekip ödeyemeyince onları elinden ucuzdan alıp pahalıya satmayı, Rothschild gibi isimleri tefecilikle suçlamayı ve ta o zamandan çılgın üretimlerin sonucunda yapay ihtiyaç yaratarak ellerindeki ürünleri tükettirmeyi de ön görmüş Lafargue. Az maaş, uzun süren mesai saatleri ve yüksek kiralardan dolayı çevre kasabalardan gelen çalışanlar kısmını okuyunca hem Gazap Üzümleri kitabında yaşanan olaylar hem de günümüz özel sektör çalışanları aklımın ucunda dolandı durdu. 1830 yılında yayınlanmasını rağmen geçen 200 yılda değişen pek de bir şey olmamış gibi gözüküyor. Kısa ve öz, güzel bir eleştiri, düşünce ve başkaldırı kitabıydı benim için.
Tembellik Hakkı
Tembellik HakkıPaul Lafargue · Can Yayınları · 202010.3k okunma
328 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Cabulka
Merhaba sevgili kitap dostlarım,bugün size muhteşem bir fantastik kitap ile geldim.CABULKA (Yokluk Göğünün Kuşları) Serinin ilk kitabı. Fabl tarzında yazılmış harika bir kitap okudum.Kitabın kurgusu, betimlemelerin güzelliği sizi alıp Cabulka'nın kucağına bırakıyor sanki...O kadar keyifle ve heyecanla okudum ki hiç bitmesin dediğim
Cabulka
CabulkaAli Bektaş · 101 Fikir Sanat · 202368 okunma
552 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 32 days
"Bir kitap açık olduğunda konuşan bir beyin, kapalı olduğunda beklemede olan bir arkadaş, unutulduğunda bağışlayan bir ruh, yok edildiğinde ağlayan bir yürektir." Bir insan nasıl diktatör olur? İnsanı diktatör yapan kişiliği mi, toplum mudur? 20.yüzyılın ortalarında bir ada ülkesinin yakın tarihini roman tadında okumak çok
Teke Şenliği
Teke ŞenliğiMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 20191,045 okunma
Reklam
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 1 hours
"Geçmişe döndüğünde şimdiki zamanı değiştiremezsin. Geleceğe gitmek sadece zaman kaybı." Geleceğe ya da geçmişe kısa bir an için bile gitsek ruhumuzda neler değişirdi? Hiçbir şeyi değiştirememiş olsak bile biz aynı insan olarak kalır mıydık? Zamanda olmayan değişikliğin o kısa an sayesinde insanın içinde, hayata bakışında, dünyayı algılayışında olduğunu çarpıcı bir biçimde anlatıyor Kawaguchi. Geçmişte ya da gelecekte hiçbir şey değişmese bile aslında çok şey değişmiştir. Düzen aynı şekilde işlemeye devam etse de onu algılayan bizler değişenin ne olduğunun farkında oluruz. Fikrimce, bu kitaptan alıp yolumuza devam edeceğimiz en kıymetli öğüt; şu anın kıymetini bilmek ve onu iyisiyle, kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla bize getirdiği ve bizden götürdüğü her şeyiyle yaşamanın tadına varmak olurdu..
Kahve Soğumadan Önce
Kahve Soğumadan ÖnceToshikazu Kawaguchi · Epsilon Yayınevi · 20215.6k okunma
176 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
İşte tam bir Kuzey edebiyatı! İskandinav Ülkelerinden herhangi bir kitap okuyup sevmediğim olmadı şimdiye kadar. Aslında genel olarak benzer bir havası var kuzey edebiyatının soğuk bir atmosfer, doğayla içiçe bir yaşam, genellikle ormanın içlerinde veya ormanla bağlantılı geçen durgun, sakin, kıpırtısız bir yaşam, bir de köpekleri oluyor mutlaka.
Pan
PanKnut Hamsun · Can Yayınları · 2023797 okunma
445 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 128 days
Okumam uzun sürse de çok severek okuduğum (hatta belki de en sevdiğim) Foucault kitabı Hapishanenin Doğuşu. Yaşadığımız düzen hakkında görmediğimiz ya da kanıksadığımız şeyleri bambaşka bir açıdan yeniden görmenizi sağlıyor. Aslında hayatımızın kurumlarla disipline edilişi ve prensiplerin hep aynı olduğunu görüyoruz; hapishanede de okulda da. Çünkü özünde amaç hep aynı: İnsanları iktidarın istediği şekilde yönetmesi.
Hapishanenin Doğuşu
Hapishanenin DoğuşuMichel Foucault · İmge Kitabevi Yayınları · 20131,137 okunma
112 syf.
·
Not rated
·
Read in 10 days
Udî
Bedia, babası tarafından musikişinas olarak yetiştirilir. Tabii, kendisinin de musikiye karşı büyük bir ilgisi ve yeteneği vardır. Önce kanun, sonra keman ve en sonda da ud çalmayı öğrenir. Ud, hayatında her şey olur. Sevinci, üzüntüsü, tesellisi, sabrı… Mail’i severek evlenir. Mail ise ona hayatındaki en büyük acıyı tattırır. Bedia’yı aldatır. Bir kadın olarak aldatılmayı kendisine yediremeyen Bedia eşini affetmez, acısını da hiç unutmaz. Ud aşkıyla kendisine yeniden bir hayat kurar. Bir udi olarak kendi ayakları üzerinde durur, hayatı boyunca mücadele eder, bilgisiyle birçok hayata dokunur. Eserde dönemin aile yapısı hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Gençliğinde birçok hata yapan ve aynı hataları kendi çocuklarının yapmamasını isteyen bir baba. Ataerkil bir düzen olmasına rağmen evin en küçük kızı Bedia’nın bu durumdan uzak büyümesi ve destek görmesi. Aynı zamanda iffet ve ahlak konusuyla dönemin iki kadını karşılaştırılmış. Müzik konusunda şehirler, ülkeler arasındaki farklılıklara ve birçok musiki terime yer verilmiş. Fatma Aliye, gelenek ve modernlik arasındaki bir dengede kadının nasıl ayakta kalacağını, kimseye özellikle bir erkeğe muhtaç olmadığını göstermiştir. Fatma Aliye’nin eserlerini okudukça kendi hayatından da izler taşıdığını görüyorsunuz.
Udi
UdiFatma Aliye Hanım · İş Bankası Kültür Yayınları · 2022796 okunma
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.