Sen tüm kentten daha yalnızdın, okyanus gibi yalnızlık..
Ve bana geceler yetmiyor. Günler yetmiyor. İnsan olmak yetmiyor. Sözcükler, diller yetmiyor..
Bazı günler elime bir et parçası alamıyorum, ya da o bütün bir cesedi andıran tavuklar. Kızartabiliyorum, ama yiyemiyorum…
Yaşamımın en mutlu anlarında da aynı güçle acıyı duymadım mı. Ve
"Bazen susarak sevmek gerekir. Susarak gitmek. Ne söyleseniz kimse anlamayacakmış gibi hissedersiniz. İçinizde fırtınalar kopar da dışarıda yaprak kımıldamaz. Esintinin zerresini hissetmez kimse ama siz oradan oraya savrulursunuz. Belki de savrulmak için susarsınız.
Dışarıda rüzgarlar eser, fırtınalar hüküm sürerken, duvarları, kapıları, camları sağlam ve içindeki insan muhabbeti tamam bir odada ışıldayan ateş ve mışıldayan sükun kalplere daha çoğalmış bir zevk verirmiş!
Düşüncelerinde gürültü vardı sadece.
Kimse duymuyor, kendi kendini yiyordu. İçinde fırtınalar kopuyor ama sesi çıkmıyordu. Sesini kaybetmişti acılar içinde.
Yağmur yağıyordu dışarıda, kirpikleri ıslanmıştı.