Batılılar, sömürüyü, ancak müslümanların tüketim (istihlak) standartlarını, tüketim a l ı ş k a n l ı k l a r ı n ı d e ğ iş t ir m e k le sağlayabileceklerini bildiklerinden, islam alemine ilk kancayı buradan attılar.
Foy a s ı ö m r ü n ü ş a v k ı r ki ö l ü m d e ö z ü n d e a y k ı r ı a ş k t ı r
Sayfa 349Kitabı okudu
Reklam
İnsan yaşamak ister, kendini satmak zorundadır, oysa bu ihtiyacını sömürenleri küçük: görür ve işçi s a t ı n a l ı r . Tuhaftır, güçlü ye, korkutucu olana; evet, tiranlar ve generaller gibi korkunç kişilere boyun eğmek, endüstrinin bütün büyükleri olan bu bilinmeyen ve ilginç olmayan kişilere boyun eğrnek kadar utanç ve aa verici biçimde yaşanmaz: İşçilerin işverende gördüğü şey, genellikle yalruzca aldatıa, tüm sıkıntılardan çıkar sağlayan, kan ernid bir köpek insandır, işverenin adı, vücut yapısı, davranışları, ünü işçinin ilgisini çekmez. Şimdiye dek fabrikatörler ve büyük ticari girişimdler, bir k i ş i y i tek başına i I g i n ç kılacak bütün o d a h a y ü k s e k ı r k ı n işaretlerinden, tarzlarından belki de çok fazla yoksun kaldılar; doğuştan gelen soyluluk, gözlerinde ve davranışlannda görünseydi, yığınlann sosyalizmi belki de olmayacaktı. Çünkü yığınlar temelde her çeşit k ö l e I i ğ e boyun eğmeye hazırdırlar, yeter ki üstlerindekiler sürekli olarak daha yüksekte oldukları, d o ğ u ş t a n emir verme gücü taşıdıklan konusunda kendilerini haklı göstersinler - kibar davranışlarla! En sıradan insan, kibarlığın birdenbire kendiliğinden oluşmadığını, onun meyvesine erişme şerefinin uzun bir zaman dilimi içinde kazarnlacağını sanır, - oysa yüksek yaşam biçiminin eksikliği ve kıpkırmızı tombul elleriyle ünlü fabrikatör kabalığı, onları şu düşüneeye getirir: Ancak kazara, ancak şans eseri, bir insan diğeri üstünde yükselir: İşte o zaman, diye düşünür, deneyelim b i z de şansımızı öyleyse! Atalım zarlanrnızı! İşte böyle doğar sosyalizm!
Sayfa 53
.. Ve bir gün değil, her gün her şey kirlenir. Çalarak bir şeyleri hayattan ve insandan; yenibaştan, yenibaştan… K i r l e n m e y e n t e k ş e y i s e , k i r d i r…
En iyi ve en kötü arzularımızın ardından git de gör: Nasıl yok oluyorsun! -İki durumda da büyük olasılıkla bir biçimde insanlığa karşı hayır işleyen, onu ileri götüren bir durumdasın; bundan dolayı, kendinin övgücüsü, şakşakçısı- ama aynı zamanda kendini tiye alansın! Oysa, seninle birey olarak, bütün varlığınla alay edecek birini asla bulamayacaksın, en iyi niteliklerinde sınırsız, sineksi ve kurbağamsı perişanlığını adam edecek biri hiç olmayacak! İnsanının kendine gülebilmesi, h a k i k a t i n b ü t ü n ü n d e n d o l a y ı gülmek için, gülmesi gereken biri olarak, şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun, en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermedilerı Bir kahkahanın bile, kim bilir, hala bir geleceği vardır!
Sayfa 23
Daha bir y o k s u l l a ş m a l ı s ı n , sen, bilgeliksiz bilge! Sevilmek istiyorsan eğer. Yalnızca acı çekenlerdir sevilenler, sevgi verilenler, yalnızca açlık çekenlerdir: k e n d i n i a r m a ğ a n e t ö n c e , ey Zerdüşt!
Sayfa 50
Reklam
Neyi bağlamışnn kendine bilgeliğinin ipiyle? Neyi baştan çıkarmışnn yaşlı yılanın cennetinde? Neye açmışnn kapılarını içine sürünsün diye s e n i n içine -s e n i n içine?.. Bir hastasın şimdi, yılan zehriyle hastalanmış; bir tutsaksın şimdi, çekmişsin yazgıların en acısını: kendi tünelinde ilci büklüm çalışmaktasın, gömülmüşsün kendi içinin mağarasına, kendi içini kazmaktasın, aciz, kaskatı, bir ceset-, yüzlerce yükün alnnda, kendi ağırlığının alnnda, b i l e n biri! K e n d i n i t a n ı y a n biri! b i l g e Zerdüşt! ..
Sayfa 23
Çöl büyümekte: vay haline çölleri gizleyenin! Taş, taşa sürünerek gıcırdamakta, çöl sarılıp boğmakta. Ateş saçmakta kahverengi bakışlarla o korkunç ölüm ve ç i ğ n e m e k t e , - zaten hayatı, çiğneyişidir yalnızca... U n u t m a s a k ı n , e y ş e h v e t i n ö l ç ü s ü n e v u r u lm u ş i n s a n - t a ş d a s e n s i n , ç ö l d e , v e ö l ü m d e ...
Sayfa 18
Kötümserlik z o r u n l u o l a r a k çöküşün, yıkılışın, başarısızlığın, yorgun ve zayıf düşmüş içgüdülerin işareti midir? -tıpkı Hintlilerde olduğu gibi, tıpkı, öyle görünüyor ki bizde, "modern" insanlarda ve Avrupalılarda şimdi olduğu gibi? G ü ç l ü l ü ğ ü n kötümserliği var mıdır? Varoluşun esenliğinden, taşıp coşan sağlıklılığından, b o l l u ğ u n d a n varoluşun sertliğine, ürperticiliğine, kötülüğüne, sorunsallığına yönelik entelektüel bir eğilim? Belki de, bolluktan duyulan bir acı var mıdır? En keskin bakışın, korkunç olanı, düşmanı, onda kendi gücünü sınayabileceği değerli düşmanı i s t e y e n , yoldan çıkarıcı bir yürekliliği?
Sayfa 2
Tarih yazımının ruhu, güçlü bir kişinin ondan aldığı büyük i t i l i m l e r e dayandığı sürece; geçmişin taklit edilme ye değer, taklit edilebilir ve ikinci kez olması mümkün ola rak betimlenmesi gerektiği sürece, her halükirda geçmişin biraz çarpıtılması, güzel gösterilmesi ve böylelikle bir hayal ürününe yakınlaştırılması tehlikesi vardır;
Sayfa 19
756 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.