akşamın karanlığında bir adam beliriyordu
ay ışığının parlak ama loş ışığında
tertemiz takım elbisesini silkeliyordu
hoş gözükmek çabasıyla
yakalıyordu bir bir kediler fareleri
adam uzun italyan şapkasının altından
izliyordu bir yanındaki burgun denizi
geçiyordu yanından boğuk kentin züppeleri
olmak istemiyordu çoğunluğun parçası
yanaştırmak istemiyordu otomobilini kaldırıma
çaresizce bekliyordu o sesi
sevgilisinin boğulurken haykırdığı sözleri
göz yaşlarında boğuldu sevgilisi
onu boğan, adamın yanındaki deniz değildi
denizler boğmak istemezdi kimseyi
doğası gereği saldırırdı insanlara
vahşi bir hayvan gibi
yaklaştı, yüzünden geçmişin acısı okunan o kadın
sordu: "bir çiçek ister misiniz, beyim?"
"armağan edecek sevgilim, boğuldu göz yaşlarımda" diyemedim