Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.32
Okur
Okur
@e_kilicarslan
Öğretmen
Lisans
İstanbul
47 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Gılgamış Destani tarihte yazıyı ilk kullanan Sümerler dönemimde oluşturulmuş bir eser. Kitabın başlangıç bölümünde destanda geçen ifadeler hakkında bilgi verilmiş. Konu olarak Gılgamış'ın çok sevdiği arkadaşı Enkidu ile yaşadıkları kahramanlıklar ve daha sonra arkadaşımın ölümünden sonra ölüme duyduğu korku. Ölmek kavramını doğal bir süreç olarak nir türlü kabul edemeyen Gılgamış ölümsüzlüğün peşine düşer. Kitap akıcı ve güzel. Bir solukta okumalık bir eder. Okuma listenize eklemenizi tavsiye ederim.
Duygusal açıdan baktığım zaman hayatımda okuduğum en güzel eserlerden biri oldu Beyaz Filin Gözyaşları. Kitabı a dan z ye anlatmak isterdim ama inceleme okuyup da kitaba başlayanları etkilemek istemiyorum. Albino bir kız kendini lanetlenmiş gören anne ve kızına yaşattıklarını konu alıyor eser. Bir anne ne kadar kötü olabilir diye düşünüyorsanız alın düşünmüyorsanız da alın okumanızda fayda var. Ters köşe bir sonla okuru şaşırtmayı başarıyor yazar. Yazarın dili kusursuz. Okuru asla sıkmayan duru bir dille yazılmış. Kitap akıp gidiyor elinize alıp okuyabilirseniz. Aşırı duygusalsanız gözyaşlarınızı tutamayabilirsiniz. İyi okumalar dilerim.
Herkes anne olmamalı
Hayatımı Kurtaran Savaş Kimberly Brubaker Bradley tarafından kaleme almış 2.Dünya Savaşında İngiltere ve Almanya arasında yaşanan savaşta çocukların daha güvenli bir ortama tahliyesini anlatan bir kitap. Kitabın kahramanı Ada. Ayağındaki yumruluk nedeni ile annesi tarafından hor görülen, aşağılanan bir çocuk. Dışarı ile iletişimi kesilmiş, zorba anne tarafından psikolojisi allak bullak olan biri. Bu tahliye sürecinde onu ve kardeşi James' i evine alan Susan. Anne şefkati ile çocuklara yaklaşımı, Ada'nın sosyalleşmesi için elinden geleni yapan bir koruyucu. Ada Susan'ın yanına gelmesi ile hayatında meydana gelen değişim.. O kadar güzel bir kitap ki herkese tavsiye ederim. Yaptığımız şeylerle çocukların ruhsal ve
fizyolojik yeterliliklerini nasıl azaltabileceğimizi ve nasıl arttırabileceğimizi bize o kadar güzel anlatıyor ki. Kitap aldığı her ödülü hak etmiş. Herkese tavsiye ederim. Eline alıp okumaya başlayanlara, okuyanlara ve okuyacak olanlara iyi okumalar.
Okur Takip Önerileri
Dil cinayeti
Peyami Safa'nın dilde sadeleşme konusu üzerine yazmış olduğu gazete yazılarının derlemesidir. Kitap oldukça akıcı, anlaşılır ve konu itibariyle açık bir şekilde kanayan yaramızı bize gösteren bir eserdir. Edebiyatçı kişiliğini konuşturak yazdığı romanları ve düşünce yazılarını okumaktan çok keyif alıyorum. Bu eserini de aynı şekilde keyif alarak okudum. Aslında yazdıkları gerçekten kimliğimiz, tarihimiz ,dilimiz için çok üzücü. Ben lisans mezunu olarak Divan Edebiyatını, Tanzimat Edebiyatını , tarih kitaplarını daha nicelerini altında açıklama olmadan okuyup tam anlayamıyorum. Bu bizim ülkece en büyük eksikliğimiz. Aslında dilde sadeşmeye gideceğiz diye kendimize yabancılaşmışız.
Söylenecek o kadar söz var ki kendisi bizim yerimize söylemiş " Kalemi elime aldığım günden beri Türkçe'nin müdafası için yazdığım satırları birbirlerine eklesem İstanbul-Ankara şimendifer hattından daha uzun olur." Biz de umarım anlarız. Kitabı herkese tavsiye ederim. İyi okumalar.
Reşat Ekrem Koçu'nun Osmanlı padişahları kitabını okuduktan sonra tarihi konu seçiminde anlatım ve araştırma başarısını bu kitabında da gördüm. Kitabın dili sade, anlatımı akıcı olmakla birlikte yeniçerileri tarihsel gelişimi ve ülkeye katkılarını bozulma sürecini ayrıntılı bir şekilde ele alan yazar anlattığı olaylarla hikayelerle kitabı daha heyecanlı hale getirmekte. Kitap konu itibari ile tarihi olaylar içerdiği için ben bir çırpıda okuyup bitirdim diyemeyeceğim.
Yeniçeriler devşirme sistemi ile oluşturulmuş Osmanlı ordusunun İstanbul da yaşayan padişahı ve hazineyi korumakla görevli maaşlı askerlerdir. Maaş geleneklerinden bahşiş törenlerinden bolca bahsedilen kitapta devşirmelerin nasıl seçildiği orduya katılma sürecinde neler yaşandığı konusunda detaylara inilmiş. Osmanlının kazandığı bir çok seferde , padişah ile birlikte savaşan ordu Osmanlının zayıflaması üzerine bozulmaya başladı. Tarihimizde Yeniçerilere karşı haksıklık yapıldığından bozulduktan sonra devşirmelerden değil ayak takımından alınan bir ordudan ,başarısızlıklarından, kazan kaldırarak yapmış oldukları isyanları, devletin içinde bulunduğu durumu, padişahların kendi kullarına nasıl söz geçiremediğini, Genç Osman'ın nasıl yeniçeri ellerinde ziyan olduğunu, okudukça devletin içindeki fırsatçıların ülkeyi ne hallere soktuğunu, nam, şan, para için neler yapıldığını o kadar ayrıntılı bir şekilde göreceksiniz ki kitabın içine girip padişaha arkasından çevrilen dolapları anlatmak isteyeceksiniz. Ben bir Osmanlı evladı olarak devletin bozulan sistemi yüzünden açılan yaraları içim sızlayarak okudum.
Sen yaşa diye ölüyorum
Kazuo Ishiguro’nun Nobel Edebiyat Ödülü almış kitabı Beni Asla Bırakma
Konusu hastalara organ nakli yapmak için klonlanan insanların yaşamları. Kahramanımız Kathy Hailshamdan bakıcılık sürecine kadar en yakın arkadaşı Ruth ve Tommy ile yaşadıklarını anlatmakta. Ruhsal tahlillerin yapıldığı duyguların olaylardan daha çok ön plana çıkarıldığı bir
Ankara
Yazar kitabı üç bölüm olarak sunmuş. Bu üç bölümde de Ankara’nın milli mücadele dönemi öncesi,milli mücadele dönemi ve sonrasını görebilmeniz mümkün. Ana karakter Selma Hanımın üç evililiği üç ayrı dönem Ankarasında geçmektedir. Milli mücadele döneminin edebiyata yansımalarını kitap sayesinde görmekteyiz.Birinci eşini milli mücadeleden kaçtığı için , ikinci eşini milli mücadelede gösterdiği yararlılıklardan sonra Batının inkılaplarını yanlış anlayıp Batıcıdan da çok Batıcı olduğu için terkeden Selma Hanım üçüncü kocasında aradığını buluyor. Kitapta verilmeye çalışılan düşünce çok net canla başla kazanılan milli mücadele döneminden sonra insanların hala Avrupacı bir millet yapısına bürünmesi zaten yazar belirtiyor biz İnkılapları yanlış anladık diye. Bu konuya da son bölümde Selma Hanımın son kocası Neşet Sabit Bey tiyatro eserinde değiniyor. Kitap akıcı, anlatım güzel.Okuyacak olanlara keyifli okumalar.
Hepimiz biraz Oblomovuz
Bazen hiçbir şey yapmak istemeyiz. Genelde bu bizde depresyon belirtisi neden çünkü paramız yok.Hadi bakalım gel de hayatı, çalışmayı ya da çalışmamayı sorgula.
Kitap güzel, akıcı . Toplumun dayatmalarına yer verilmiş. Yasak bir aşk. Tabi toplum diyemiyor olur öyle şeyler sevmişsin diye. Bazı ifadeler gerçekten beni çok etkiledi. Toplumu daha çok düşünmeye başladım. Sorular oluştu kafamda. Neden insanları kendi başlarına bırakamıyorlar? Neden insanların ne yapıp yapmadıkları bu kadar başkalarının umrunda? Bunlar tartışılacak konular.
Toplumsal dayatmaları sevmeyen birisi olarak kitabı okuduğumda aşkının peşinden giden bir insan görüyorum. Sevgisini saklamamış herkesi ailesini ve toplumu karşısına almış. Ama hayatı sorgulaması, eylemleri,tembellik boyutunda çalışmaya karşı tepkisini biraz aşırı buldum. Tabi kitap bu olması gerekeni ele alacak diye bir durum yok.
Ben Japon Edebiyatına Haruki Murakami ile başlayan biri olarak aynı tadı aldığımı söyleyemem. Ama bence okunabilecek bir kitap.
Okuyanlara keyifli okumalar dilerim.
Çözümsüz bir hikaye ,sonuçsuz denemeler okumak ister misiniz?
Yazarın, Dönüşüm, Babaya Mektup, Dava adlı eserinden sonra okuduğum dördüncü kitabı. Başlangıç olarak ilgi çekici olduğunu söylesemde sonu bana inanılmaz sıkıcı geldi. O dönemde yaşanılan aksaklıklardan ve işlerin nasıl yürüdüğünden daha doğrusu yürümediğinden bahsedilen eserin konusu ise kadastrocu olarak atamasının yapılan memur K.’nın bir türlü görevine başlayamaması.Daha sonra özel hayatında yaşanan çelişkiler. İlerlemeyen çözülemeyen durumlara sabrınız varsa iyi okumalar dilerim.
Sahiplendiği kedisini çok seven kahramanımız ilk evliliğini yapar. Fakat kedisine gösterdiği ilgi ve alakayı eşine göstermez eşinin de içten içe kediye karşı bir düşmanlığı olur. Yetmezmiş gibi gelin hanım kayınvalidesi ile de anlaşamaz. Kayınvalidesi omurgasız oğlunun sözünden çıkmayacağını bilir ve adamı başka bir kızla ki kızın ekonomik durumu iyi baş göz eder. İçinde yarım kalmışlıklar ile evini terk etmek zorunla kalan gelinimiz kocası ve yeni karısının arasını açmak için kediyi ister adam istemeye istemeye verir. Neden çünkü kendi istek ve karalarının hem kendisi hem karşındaki için bir değeri yoktur. Derken kedi yeni sahibine alışır eski sahibi onu göremeye gider karısının haberi olur ve ortalık karışır.
Kitap güzel bir şekilde ilerliyor. Anlatımı sade ve akıcı bir dil ile yazılmış. Ne var ki sonun benim beklediğim gibi bitmedi daha farklı bir son beklerdim. Küt diye bitti. Okunabilir bir kitap. İyi okumalar .
Vatan Yahut Silistre
Namık Kemal tarafından yazılan bu tiyatro eseri Zekiye ve İslam Bey’in aşkı ile başlar. İslam Bey sevdiceğini vatanı uğruna bırakır savaşa gider. Tabi aşkından gözü hiç kimseyi görmeyen Zekiye erkek kılığına girer ve aşkının peşinden cepheye gider. Annesini, kardeşini kaybeden , babasından da bir türlü haber alamayan kahramanımızın hayata tutunacak en büyük dalı İslam Bey’dir çünkü. İslam Bey vatanı için gözünü kırpmadan kendini kurşunlara atacak kadar vatansever bir Osmanlı evladı. Hem vatan aşkını hem aşkı bir arada işleyen eser okuyucunun yüzünde tatlı tebessümler bırakıyor. Son tabi ki mutlu. Savaş başarılı, aşıklar mutlu, baba kız kavuştu. Güzel bir eser gözümde canlandırarak okudum tavsiye ederim.
Türk Inkılabına Bakışlar
Peyami Safa ile ilk kez 8.sınıfta Fatih Harbiye eseri ile tanıştım. Okumak çok zor gelmişti. Fakat kitabı bitirdikten sonra iyi ki okumuşum dedim. İlerleyen zamanlarda da yazarın bir çok eserini okudum. Bir çok farklı alanlarda da eseri mevcut olan yazarın öğretmenliğe başladığım sırada da Eğitim, Gençlik ve Üniversite kitabını okudum ve düşünceleri beni çok etkiledi. Yine bu kitabında Türk inkılabına bakış açılarını ele almış. Yeni kurulan Türkiye neden bu yeniliklere ihtiyaç duydu. Bu konuya kitabın ilk sayfalarında değinen yazar Osmanlı Devletindeki Batılaşma hareketinden başlayarak ele almış. Kitap yoğun şekilde karşılaştırmalarla dolu. Garp - Şark , Hristiyanlık-İslamiyet-Budizm gibi bir çok karşılaştırma yapılmış. Eserin dili başlarda biraz ağır kitap sayfa bakımından az olmasına rağmen okurken hızlı bir şekilde ilerlemiyor. Tabi içeriği bunda etkili sonuçta bir roman okumuyoruz. Eseri okurken katıldığım, katılmadığım, şaşırdığım bir çok nokta vardı. Genel manada düşünce dünyamızı zenginleştirecek bir kitap.
Budala
Okulun kütüphanesinden almış olduğum fakat daha önce kimse tarafından okunmayan okuması ilk bana nasip olan ve bundan sonra bir kere de olsun okunmuş olan bir eser. Tabi bunun sebebi kötü olduğu için değil sayfa sayısı normal kitaplardan fazla olduğu ve taşıma şartları biraz zor olduğu içindir. Kitabımız dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde İsviçre’den Rusya’ya gidip hayatı değişecek bir prensi anlatmaktadır. Eserin dili gayet açık, anlaşılır ve akıcı olmakla birlikte bazı bölümler de biraz sıkma hissi uyanabilir. Dostoyevski zaten bütün eserlerinde yaşadıkları dönem hakkında bilgiler vermektedir. Bu kitabı da aynı şekilde hem dönem hem insan ilişkileri hakkında aydınlatıcı olmuş. Saf ve iyi niyetli bir insan olan prensin, insanlara yaklaşımını, insanların ona yaklaşımını, yaşadığı aşkları, çelişkileri, çevresindeki insanların görüşleri hatta hayata bakışlarını ele almış. Kitapta iki kadın arasında kalan prens gerçekten doğru karar verebilecek mi? Bir insan bu kadar iyi olabilir mi? Koşulsuz kabul nasıl olabilir? Eserde cevaplarını bulabilirsiniz.
Milli Mücadele
Kazım Karabekir’in bu eserinin içeriği milli mücadele döneminde yapılan yazışmalardır. Üslup bakımından biraz ağır bir dili olmasına rağmen genel anlamda anlaşılamayacak bir kitap değildir. Tarih yeni belgeler bulununca değişen içeriklere sahip olan bir bilim dalıdır. Biz bu bilimin ne kadarına gerçek manada tarafsız olarak öğreniyoruz o muallakta kalan bir konu bence. Bir çok eserin incelenmesi hatta zıt görüşlü kaynakların incelenmesi bizim geçmişte yaşanan olaylara belki biraz daha tarafsız bakabilmemizi sağlar. Eserde Kazım Karabekir’in milli mücadele dönemindeki yaptığı faaliyetlerden bolca bahsedilmiş. Doğu Cephesinde daha erken alınabilecek olan bir galibiyetin sırf yazışmalardan ve çeşitli fikir ayrılıklarından dolayı gecikmesinden hatta Batı Cephesinde de yanlış kararlar sonucu geç gelen bir galibiyetten bahsedilmiş. Kazım Paşa Doğudayken bile Batı da yapılacak mücadelelerin nasıl olması gerektiği konusunda fikirlerini açık bir şekilde sunmuş. Kitapta en çok dikkatimi çeken husus ise Kazım Karabekir’in Gümrü Antlaşmasındaki aldığı başarıdan dolayı Lozan’a gönderilecek olmasını düşünmesi ve bunu Mustafa Kemal ile paylaşması sonrasında Mustafa Kemal’in verdiği cevap olmuştur.
Kadife Kitap
Doğum günümde okuluma gönderilen iki masal kitabından okurken en keyif aldığım kitap. Toplam kırk masaldan oluşan ve kırk haftada bitirilmesi önerilen bir kitap ben 44 gün sabredebildim. Masallar hayatımıza öyle güzel anlamlar katıyor o kadar güzel ders veriyor ki . Orman manzarası ile başlayan masallar dağ,çöl,deniz manzarası ile devam ediyor. Masallarda duyma, koklama, görme, dokunma duyusuna ithaf edilmiştir. Masalların yaşı olmadığını bir kez daha anladım hem kendim için hem de öğrencilerime rehber olabilmek için sık sık elime alıp okuyacağım bir kitap herkese tavsiye ederim okuyun hayal dünyanızdaki kahramanları ortaya çıkarın hayatımızın kahraman olun ormanın kalbine gidin, dağı geçin, çölleri aşın, denizlere girin. İnsanlara gerektiği yerde hayır demeyi, durduk yere müzik açıp dans etmeyi , bir insana yardım etmeyi ve bunları yaparken içinize mutluluk dolduğunu hissedersiniz belki. Kitapta yapılan bazı eylemler var bunları yaptığınızda kendinizi büyü yapıyor gibi de hissedebilirsiniz :)
Yaşamakk!!
Yaşamak… İnsanın başına daha ne gelebilir ki dedikten sonra hiç beklenmeyen olayların üst üste gelmesi. Sevginin nasıl güzel sevilmenin nasıl paha biçilemez olduğunu gösteren bir kitap. Okurken göz yaşlarının istemsiz bir şekilde aktığını fark etmek. Kitap uzun zamandır okuduğum en iyi kitaplar arasında hem sosyalist sistemi hem toprak reformunu anlatan halkın ne durumda olduğunu nasıl bir siyasi düzenden geçtiğini ve hangi sistemle olursa olsun zarar görenin hep çiftçi kesim ya da halk olduğunu göreceğiniz bir kitap. Kitabı okuyunca bir çok duyguyu hissedeceksiniz. Üzerinde en çok durulan durum ölüm. Kitabı okuduktan sonra insan sevdiklerine daha çok sahip çıkmak vakit ayırmak ve sevgilerini daha çok hissettirmek isteyecektir. Alın… okuyun..okutun
