Ebru

Psikolog Carl Jung’un dediği gibi: “Siz bilinçsiz olanı bilinçli hale getirene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirmeye devam eder ve siz buna kader dersiniz.”
Reklam
Olduğunuz kişiyi değiştirmenin en pratik yolu, yaptığınız şeyi değiştirmektir.
Alışkanlıklar iki ucu keskin bir kılıçtır. Kötü alışkanlıklar sizi iyi alışkanlıkların inşa edeceği kadar kolayca parçalara ayırabilir; detayları anlamak bu yüzden hayati önem taşır. Kılıcın tehlikeli yüzünden korunabilmek için alışkanlıkların nasıl işlediğini ve onları kendi zevkinize göre tasarlamayı öğrenmelisiniz.

Reader Follow Recommendations

See All
Kültürümüzün mantığı ona tüketimcilik değirmeninde kalmasını, kendini kötü hissettiğinde alışverişe çıkmasını, abur cubur değerlerin peşinden gitmesini söylüyordu.
“Materyalist değerler büyüdükçe diğer değerlere ister istemez daha az yer kalacaktır.”
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Mutluluğun yolunun bir şeyler biriktirmekten ve yüksek statüden geçtiğini düşünen materyalist insanlarda depresyon ve kaygı seviyeleri çok daha yüksekti.
Filozoflar binlerce yıldır paraya ve mal mülke aşırı değer verdiğiniz ya da hayatı esasen başka insanlara nasıl göründüğünüz üzerinden düşündüğünüz takdirde mutsuz olacağınızı söylüyorlardı.
Sayfa 117Kitabı okudu
Klinik deneylerde toplanan kanıtlar antidepresan etkilerinin çoğunlukla plasebo olduğunu işaret ediyor, ama yan etkiler büyük ölçüde kimyasalların ürünü ve çok ciddi olabiliyor.
“Etkinin büyük kısmının plasebodan kaynaklı olması beynin varlığınızın en akıl almaz parçası olduğu anlamına geliyor, o kadar -beyniniz harika bir iş çıkartıyor ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlıyor.”
Mutluluk yaratan doğru kimyasalları üretemeyen arızalı bir beynim varsa şayet, böyle sorular sormanın ne anlamı var ki? Zalimlik değil mi bu? Bulamadan mustarip olan bir hataya anahtarlarını nerede bıraktığını niye hatırlayamadığını doğramazsın. Aptalca bir soru bu.
Reklam
Ben kendi kendimle uğraşıyorum. Artık eskisi kadar sinirli değilim. Buhranımın sebebini senin tahmin etmene ve bilmene imkan yok. Zaten öyle olsa “çocukluk” diyemezdik. Ben yine ıstırap çekiyorum. Ve belki hep çekeceğim. Fakat sakın bana acıma. Çünkü ben ıstırap çekmeye layık bir insanım ve bu seferkini kendi kendime hazırladım. Ben çok fena bir kızım.
Fakat samimi ve temiz sevgileri, diğerbin hisleri ulvi ve asil fedakarlıkları büsbütün inkar edersek hayatın yaşamaya ve düşünmeye değer taraflarına göz yummuş olmaz mıyız?
“Mısralarındaki kelimeleri -vakit vakit bir sabah yıldızının belirsiz ışığı gibi ince, felaketin gözleri kadar keskin, yalanın dudakları kadar yumuşak, ve bir çocuk rüyası kadar tatlı sesler veren kelimeleri- gözlerinin kenarındaki derin çizgilerden işledi.”
“Sevdiğini, sevmediğini söylemekle ifadeye çalış, neşeli misin? Sevincinden geberiyor musun? O halde neşeyi gözyaşıyla ifade et. Ağlıyor musun! Gül. Kıskanıyor musun, lakayt ol.”
“şairin eli sizin ağrıyan sızılarınızı dindiren bir eldir. Şair sizin sırlarınızın muhariridir. Teselli bulmak istediğiniz zaman sizin gibi yanan, aynı hisleri duyan şaire uzatın ellerinizi.”
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.