Gökyüzü öyle yıldızlı, öyle berraktı ki, onu gören sormadan edemezdi: Nasıl oluyor da böyle bir göğün altında türlü türlü suratsız, kaprisli insan yaşayabiliyor?
Başka bir dünyaya gidiyoruz, diyordu; orada her şey iyidir kuşkusuz. Çünkü, itiraf etmeli ki, bizim dünyamızda -maddi ve manevi- olup bitenlerden yakınmamak elde değil.