Fahreddin er-Razi diyor ki: “ Resulullah (s.a)’ın miras hükmü ile ilgili olan bu konuyu, mirasçısı olmayan birine haber vermedi makul müdür? Müslüman alimlerin icmasınca Ebu Bekir, Resululllah’ın mirasçısı değil, arkadaşıdır. Yani Resulullah kendi mirası hakkındaki hükmü arkadaşına açıklıyor öyle mi? Peki bu mantıklı mı? Resulullah doğrudan kendi varislerini ilgilendiren bu meseleyi, niçin evlatlarına değil de arkadaşına açıklasın?
Resulullah kendi kızı için “ Dünya kadınlarının efendisi.” derken, onu doğrudan ilgilendiren bir mesele hakkında niçin başkasına açıklama yapsın? Ya da “Cennet gençlerinin efendileri” olarak tanımlanan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin dururken niçin verasete hakkında başkasına bilgilendirme yapsın? Yahut Resulullah, “Müminden başkası seni sevmez, münafıktan başkası da sana düşmanlık yapmaz.” dediği damadı ve amcasının oğlu Hz. Ali dururken, mirası ile ilgili hükmü arkadaşına anlatmadı mümkün mü? Bu gerçekten tuhaf durumdur.
Sahabilerden onu, henüz kendileri hayatta iken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tarafından cennete girmekle müjdelenmişlerdir.
Bunlara ‘el aşeretü’l mübeşşeretü’ (Cennetle müjdelenen on kişi) adı verilir.
Bu sahabiler şunlardır:
Ebu Bekir,
Ömer,
Osman,
Ali,
Talha bin Ubeydullah,
Zübeyr bin Avvam,
Sad bin Ebi Vakkas,
Abdurrahman bin Avf,
Ebu Ubeyde bin Cerrah,
Said bin Zeyd
Allah onlardan razı olsun.
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür:
Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Kızamık ve çiçek hastalıklarının teşhisini doğru koyan ilk hekim olan Râzî’nin bu konuda yazdığı el-Cüderî ve’l-hasbe adlı eseri Latince’ye çevrilmiş ve 1498-1866 yılları arasında kırk ayrı baskısı yapılmıştır.
Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ra) Hazretleri
a) Hayatı
Sünnî Kelam Okulları’ndan Mâtürîdiyye’nin öncüsü olan{Dipnot} Ebû Mansûr el-Mâtürîdî hakkında kaynaklardaki bilgiler oldukça sınırlıdır. Günümüz Özbekistan Cumhuriyeti’nin sınırları içindeki Semerkand’ın dış mahallesi olan Mâtürîd’de doğdu. Sâmânoğulları’nın Mâverâünnehir bölgesine hâkim