ÖZÜR
Sarı gülüm zaman bitti yön bitti
Bugün gittim, yarın geldim, bağışla
Yazamadım parmağımdan can gitti
Kırk yerimden yara aldım bağışla
Arı balda, koku gülde, ben sende
Soldurmadım aşk rengini desen de
Beklesen de farksız, beklemesen de
At çatlattım, yolda kaldım bağışla
Akşam sularında ışık aradım
Ya hep, ya hiç dedim; üç şık aradım
Yaslı yüreğime âşık aradım
Bir ömürden sonra buldum bağışla
Sarı gülüm, yârín olsam ne dersin
Sevdalınım, arın olsam ne dersin
Tarlan olsam, yerin olsam ne dersin
Olamadım, yerin oldum bağışla
Mehmet Aycı
Ayıttı ol perî bir gün düşüne girüren bir şeb Sevincimden nice yıllar geçiptir görmedim uyku
Zâtî
O periler güzeli, "Günün birinde, bir gece rüyana gireceğim!' diye söz verdi... Bu sözün sevinciyle nice yıllar geçiyor ki gözüme uyku girmedi!
Cihânın nimetinden kendi âb u dânemiz yeğdir
Elin kâşânesinden kûşe-i vîrânemiz yeğdir
Bâkî
Dünya dolusu maldan, kendimize ait bir tas su ile bir lokma ekmeğimiz yeğdir. Başkasına ait saraylardansa, köşesinde oturduğumuz viranemiz hoştur bize.
Aşk ayrılığının bir azab olduğunu söylüyor, sonra da azabın "a-z-b" kökünden türediğini, bunun da "lezzet" demek olduğunu söylüyordu. Demek ki aşkın azabında bir lezzet vardı ve dertleri zevk edinmeyince aşkın tadı çıkmıyordu.
"Be-deryâ der-menâfí' bî-şomârest
Eger hâhî selâmet der-kenârest"
[Evet deniz, türlü zenginliklerin kaynağıdır ve câziptir tabiî ama eğer selâmet istiyorsan kıyıda ol.]
"Halvâ-yı fenâ zehr ile âlûdedír ammâ Çekmek elí güç gízlíce lezzet var íçínde"
[Geçici dünya hayatındaki lezzetlerin zehirli olduğunu herkes bilir ama şekerle kaplanmış zehir olduğundan eli çekmek kolay değildir.]