Zehra

Bize bu hayatta verilenler başarı veya başarısızlık olarak adlandırılamaz. Bunlar sadece ve sadece imtihanlarımızdır. İyi bir okuldan mezun olmak, iyi bir iş sahibi olmak Allah nezdinde bir başarı değildir. Başarılı olup olmadığını gösteren şey, bu mezuniyetle, bu işle ne yaptığındır. Şükredenlerden mi olacaksin, nankörlü edenlerden mi? Elde ettiğin gelirle iyi işler mi yapacaksın?
Reklam
Tüccarlar, Avrupalılardan hayretle bahsediyor, vahşiliklerine ve gaddarlıklarına korkuyla karışık bir saygı duyuyordu. En iyi toprakları hiç para ödemeden alıyorlar, allem edip kallem edip insanları kendileri için çalışmaya zorluyorlar ve kart da olsa, çürük de olsa her şeyi ama her şeyi yiyorlar. Bir çekirge istilası misali iştahlarının bir sınırı ya da terbiyesi yok. Şundan vergi, bundan vergi, vergiler ödenmediği takdirde suçlu, hapis ya da kırbaç cezasına çarptırılıyor ve hatta idam ediliyor. İnşa ettikleri ilk şey bir tutukevi, sonra kilise, sonra da bütün ticareti izleyebilmek ve ardından vergilendirebilmek için pazar yerine bir ambar. Ve bütün bunları daha kendilerine bir ev bile dikmeden yapıyorlar.
Sürekli yargılama poziysonundayız. Çünkü, tüketim toplumunda müşteri her zaman haklıdır. Öğrenci üniversitede bir tüketici, müşteridir, çünkü okul harcı öder. Kitabı okuyan da tüketicidir, çünkü kitaba para vermiştir. Herkes tüketicidir; o yüzden hep eleştirme, değerlendirme vs. pozisyonundadır. Bugün biz maalesef Kuran'a da tüketici tutumuyla yaklaşıyoruz. Halbuki Kuran herhangi bir kitap değil. Bu Kitab'a her zaman haklı olan müşteri gibi yaklaşılmaz

Reader Follow Recommendations

See All
Bugün mahrem bilgileri dahi gönüllü olarak teslim ediyoruz. Zorlama sonucu değil içsel bir ihtiyaç nedeniyle açıyoruz kendimizi. Üzerimize bizi tümüyle aydınlatan bir ışık tutulmasına izin veriyoruz.
Bağımlı kişi bağımlılığının farkında bile değildir. Kendini özgür sanır. Hiçbir dış baskı olmaksızın kendini gerçekleştirmekte olduğu inancıyla kendini kendi isteğiyle sömürür.
Reklam
Dünyaya tek başıma dönemeyeceğim bir yere yuvarlanmıştım, bir hayatı normal bir şekilde idame etme, duygularımı denetleme kabiliyetimi yitirmiştim. Bir boşluk beni yutmuş, sonra geri kusmuştu.
Aklında bir söz çınlayıp duruyor, kimdendi bir türlü hatırlayamadığı: "Bir şeyin gerçekleşmesinden yeterince korkarsanız onun olmasını sağlarsınız."
Eğer bir işi yapmaya üşeniyorsak, düşünmeliyiz. Eğer bu işi yapmadığımızda çok huzursuz olacaksak onu bir an önce yapmalıyız. Ama eğer o işi gerçekten yapmak istemiyorsak kendimizi suçlamadan başka bir şey yapıp keyfini çıkarmalıyız.
İnsanlar vardır bilirsiniz, bir eyleme geçmeyi son dakikaya erteler, sonra bir telaş yaşarlar. Kimiyse zamanının denetimi kendi elinde değilmişcesine her yere geç kalır. Böyle insanlar tıpkı çocuklen olduğu gibi, baskı ve tehditle güdülenir, zamanlarını özerk bir biçimde kullanamazlar. Üstlerinde bir baskı olmadıkça hareketsiz kalır, başka bir gücün kendilerini eyleme geçirmesini beklerler. Özerkliği öğrenememiş olmaları kendi sorumluluklarını üstelenebilmelerini engellediğinden, zaman kullanımını kendi dışlarındaki etmenlere bırakarak sürüklenir, üstelik bundan ötürü çevresel koşulları sorumlu tutarlar. Her yere geç kalma eğiliminde olan insanlar, bunun kendi sorumlulukları olduğunu görmezden gelerek, her defasında gecikmelerini haklı gösterecek bir neden bulurlar.
Dünyada iki tür insan vardır: yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler.
Reklam
Bizi asıl yoran, günlük yaşamımızda farkına varmadan maruz kaldığımız bilgi ve uyarım bombardımanları.
Geleneksel toplumlarda davranışların çoğu diğer insanların beklentilerini karşılamak için yapılır. Çağdaş toplumlar ise insanın varoluşundan haberdar olabilmesine ve kendi iç yaşantısı doğrultusunda davranmasına öncelik tanır.
Bütün yorgunluğumuz, kendi içimize giden yolu yürüyememekten kaynaklanıyor.
İnsan metruk bir geleceğe yakalanabilir, onun tarafından köşeye sıkıştırılabilir. Hafıza bir intikam makinesine dönüşebilir ve kişiyi hayatının geri kalanı boyunca sadece yaşanmış olanla değil, hiç yaşanmamış anılarla da durmadan avlayabilir.
Karşına çıkan bu yeni yaşantıyı yaşamayı deneyecek cesarete sahip olmadığın bir anındaysan ona bulaşmadan yürüyüp gidebilirsin. Ama şeyler durması gerektiği yerde duruyorsa ve sen de bitmek bilmeyen bir hınçla hayattan alacaklı olduğunu düşünmekten artık vazgeçmişsen başını kaldırıp etrafına gerçekten baktığın an rastlantı kendini açar.
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.