Eda Çiftçi

Kayadan Kale Oymuşlar
Ben biliyorum ki, efsane öyle okumuşluğa falan bakmaz. Efsane insanoğlunun içindedir. Ölüm gibi, arılık gibi, korku gibi temellidir insanda. İnsanoğlu yaratıcıdır. Sıkışınca taşı un eder, kayaları deler, toprağın altını üstüne getirir, en umulmaz yerden kendine bir dost çıkarır. Yani insanoğlu, yaratmadan edemez. Bulunduğu bölgeye, durumlara bağlıdır yaratmasının patlak vermesi…
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
Yüz yıl, bin yıl geçse de, dünya medeniyeti kafamızın alamayacağı kadar ilerlese de, bunları bin yıl sonra gene bıraktığımız gibi bulacağız.
Sayfa 223Kitabı okudu
Bu tabiatın hükmüdür. Tohumu ekersin biter. Büyür. Sonra da tohum olur gene. Tohum, mutlak tohum olacak!
Sayfa 164Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Hasankale Yerle Bir
“Oğul” dedi, “ ben seferberlikte, şu yandaki tepelerde 1300 kişi ile harbe girdim. Bir saatin içinde 300 kişi kaldık. Eğer yetmezse, değirmende öğütseler bile insan gene ölmez. Yok, ecel gelirse, demir sandıkta gizlensen gene bulur, ölüm. “ “Ya dam yıkılırsa?” “Saklayan Allah bir köşecikte de saklar. “
Reklam
Diyarbakır Göçmen Köylerinden Biri
Görüp şaşardınız, insanoğlu ne kadar ağır şartlar altında yaşayabiliyormuş. … Köye hiç et girmiyor. Eti ancak hayvan ölümünden ölümüne yiyorlar. Ekmekler mısır darısı, arpa, buğday, akdarı, nohut karıştırılarak yapılıyor. … Akşamları yemek pişirmek adetini çoktandır unutmuşlar. Sebze yüzü gördükleri yokmuş… Sebzeleri yabanotları imiş.
Bence not almak, çizgi çizmek, saptamak hava. Bana öyle geliyor ki notlar, çizgiler, sözler gerçeğe varmak için tuzaktır. İnsan onlara güvenip yaşamayı unutur.
Gençtik ve ilk insandan bu yana atılmış bütün adımları yeniden atmak, yapılan hataları tekrardan yapmak istiyorduk.
Ondan hiçbir zaman nefret edemeyecek olmanın, aranızda bir şeyleri yarım bıraktığını seziyorsun. Yarım kalan şeyler ölümsüzdür.
Reklam
Hayatı, durdurulamaz bir yuvarlanış anında fark ettin.
Kendini itebildiğin kadar kenara ittin, olmadı. Kenarda sadece uçurum var. Uçurumun ağzı açıldı mı, sorular at sinekleri gibi üşüşür içine. Ağlamak uçurumları doldurmaz. Ne acıdır ki sevmek de öyle.
Hiç kimse hiçbir şeyi anlayamaz. Ademoğlunun havsalası müsait değildir. O terazi o sıkleti çekmez. Ama anlamakla cehalet arasındaki o ateşten çizgiye yaklaşıp burnumuzu değdirebiliriz. Tehlikeli oyunlardır bunlar. İntihar oyunudur. Kazanan kaybeder.
Çünkü geçmiş bize kainatta birden fazla anın olduğu illüzyonunu verir. Halbuki zaman tek bir andan ibarettir. Mesela hepimiz çoktan öldük.
…Sanki biri bana bir yapboz verdi ve üzerinde büyük resmin olduğu kutu bende değil. Bu yüzden bittiğinde resmin neye benzeyeceğini bilemiyorum. Tüm parçalar bende mi ondan da emin değilim…
Sayfa 253Kitabı okudu