"Vücudunuzdaki dopaminin yarısı beyninizde, yarısı da bağırsaklarınızda üretilmektedir.Yani,vücudunuz zaten dopamini bolca üretmektedir.Önemli olan dopamini kullanabilmek.Yeryüzündeki insanların büyük bir kısmı dopamini para karşılığı satın almaya çabalasa da dopamin dediğimiz şey tümüyle bedavadır.Kimi insan vardır gider,çok pahalı bir rezidansın en üst iki katını satın alarak dopamin salgılar.Kimisi vardır gider,5 liralık çift lavaş dürüm yiyerek dopamin salgılar.Sonuçta beyninizde etki gösteren dopamin, aynı dopamin.Değişen bir şey yok.O zaman zaten içimizde olan bir şeyi neden dışarıda aramakla vakit kaybedelim ki? Burada en önemli unsur; insanın kendsini gerçekten iyi analiz etmesi ve nelerden mutlu olacağının sağlam bir değerlendirmesini yapmasıdır.Lütfen unutmayın,mutluluk sizinle ilgili bir kavramdır,sahip olduklarınızla değil.O nedenle, insanlık olarak her şeye sahip olma,her şeyi satın alma sevdasından vazgeçmek,hem kendi mutluluğumuz hem de üzerinde yaşadığımız gezegenin mutluluğu açısından çok büyük bir adım olacaktır. Zira dünyadaki en önemli problem, bazı insanların her şeye sahip olma açgözlülüğüdür.Ama unutmamak gerekir ki doğa,tüm insanlığın ihtiyaçlarını karşılayabilir ama açgözlülüğünü asla karşılayamaz. Kendisi için yeterli olanla yetinmeyip sürekli ama sürekli büyüme güdüsü doğaya uygun değildir. Hırs ve ihtirasın kısır döngüsünde sürekli büyümeye çalışanlara Edwin Abbey'in o güzel sözünü hatırlatmak isterim: Büyümek için büyümek,bir kanser hücresinin ideolojisidir."
"Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir,ağır da olsa, hafif de, hiç bir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir."