Merhaba bugün sizlere hem çocuklar için hem de büyükler için faydalı bir kitapla geldim.
"GENÇ DERVİŞİN TESELLİ KOLEKSİYONU"
Kitabımız,Dervişin Teselli Koleksiyonu serisi ile çok beğenilen sevgili Mecitözü Ömür Öztürk tarafından kaleme alınmış olup hayy yayınlarından çıkmıştır.
■Gerçekten şu dünyada olup da teselliye ihtiyacı olmayan biri var mıdır?■
Bu kitabımız da Dervişin Teselli koleksiyonu kitapları gibi kişisel gelişim kitabı.Ama bu defa miniklerimiz için kaleme alınmış.
Yazarımız,umudunu kaybetmiş boşluğa düşmüş gençlerimiz için kaleme aldığı bu kitap aslında yol gösterici bir nitelikte.Şer gibi görünen şeylerin aslında bizim iyiliğiniz için olduğundan,hayatında her şeyin kötü gittiğini düşünenlerin aslında yanıldığından bahseden bir kitap.
Kitabımızda Kur'andan alıntılar,ünlü düşünürlerden sözler ve kısa hikayelerin de olması çok hoşuma gitti.
Büyüme çağındaki çocuklarımız icin Yol gösterici nitelikte bir kitap.
Önce ben okudum,daha sonra kızımın okuması için kitapçığına ekledim:)
Tavsiye ederim.
Yazarın,yayınevinin ve sevgili moderatörümüzün emeğine sağlık.
Bazı insanlar kitap okumaz, bazıları okur ve kimileriyse okumakla kalmayıp onlarla birlikte yaşar. Kâğıt Ev, işte bu kitap tutkunlarından Carlos Brauer'in ve onun bir edebiyat profesörü olan Bruma Lennon'la olan gizemli ilişkisinin, bu ilişkinin gün yüzüne çıkmasına neden olan bir Joseph Conrad cildinin, kitap ve okuma aşkıyla dolu yaşamların hikâyesi...
Yazıldığı günden bu yana oldukça ses getiren, seneler sonrasında bile hâlâ konuşulan, Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ'un başrollerini aldığı filminin hâlâ izlendiği kıymetli bir eser olan Aşk-ı Memnu'yu #okudumbitti
Hem kadın hem de erkeklerin iç dünyası hakkında yorum yapılmasına olanak sağlayan romanı Halid Ziya, kendi gözlemlerinden faydalanarak kaleme almış ve iç dünyalarını ustaca yansıtmayı başarmış. Karakterlerin iç dünyalarını gözlemleyebilmemiz için önemli bir başyapıt olan Aşk-ı Memnu'da kıskançlık ve rekabet, ana başlıklar olarak hemen hemen her karakter ve olayda karşımıza çıkmakta. Sevgi eksikliği ve bağlanma problemleri romanda sıkça işlenmekte. Romandan kurgulanan dizinin oyuncularının ise oyunculukları mükemmel. Dizi de tıpkı roman gibi başyapıt olmuş ve hâlâ izlenmekte.
Mehmed Rauf'un kitabın son sayfalarında sonsöz olarak yer alan, Servet-i Fünun'un 15 Mart ve 22 Mart 1317 tarihli sayılarında yayımlanan Aşk-ı Memnu ile ilgili yazıları ise kitaba renk katmış ve kitabın değerini arttırmış diyebilirim. Bundan yüzyıllar sonra da okunabilen ve izlenebilen, her seferinde yepyeni olarak nitelendirilebilecek bir eser ortaya çıkarmak kolay olmasa gerek. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar, her ne kadar kitap ile arasında farklılıklar olsa da dizisinin de izlenmesini tavsiye ederim. (Filmi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim maalesef)
Beklentilerimin çok altında kaldı
Konstantiniyye Oteli
O kadar uzun ve bunaltıcıydı ki...o kadar karma bir metin ki keyfilice alıntı yapma arzum bile olmadı. İlk yarısını bi noktada toparlar diye okudum. İkinci yarısını da bu kadar okumuşken bitir diyerek.Daldan dala birbirinden bağımsız bir sürü öyküden oluşuyor ve bu öykü kahramanlarının tek ortak noktası konstantiniyye
Baba
Fournier kendi babasını anı biçiminde anlatıyor. Başarılı ve insanlara karşı çok iyi olan ama iş babalığa gelince aynı hassasiyeti göstermeyen bir adam aynı zamanda sürekli alkol ve sigara tüketen garip biri. Kendisini çözebildiğim pek söylenemez. Kitabı okurken, "Acaba bu adam neden böyle?" Diye düşünmeden edemedim.
Bir idam mahkûmunun son günü
Şöyle bir düşündüğümüzde Hugo'nun Döneminde yazılanlar hep böyle hayatın zevklerinden ,aşklardan dramlardan veyahut buna benzer konuları ele alıyor.Bu kitapta ise -diğer durumlardan farklı olarak-ölüm ve idam olgusunu bütün çıplaklığıyla bir idam mahkumunun gözünden oldukça başarılı bir şekilde ele almış.
Mahkumumuz bize her gün görüp dikkat etmediğimiz hayatın güzelliklerini buruk bir hayranlıkla anlatıyor.Bununla beraber sadece yukarıda değindiğim konuyu anlatmıyor .Dönemin Fransa'sına ışık tutuyor(Gerek sosyal olsun gerek siyasi olsun) Mahkumların zindanlarda kendine has argosundan tutun insanların (yani halkın ve gardiyanların )mahkuma bakışlarına kadar.
İnsanın herşeyiyle yaşamak istemesi ama idamın onda bıraktığı her şeyin belli bir süre- belki birkaç hafta- sonra hiçbir kadrinin kıymetinin kalmaması bilinci...
Bu kısa ama hoş eseri okumanızı öneriyorum sizlere canlar.
Sevgiyle kalın
