Edebiyat bir laf ebeliği değil, insan ruhunun derinliklerine ulaşma sanatı. Edebiyat Mutluluktur, Zülfü Livaneli
Çünkü edebiyat bir laf ebeliği değil, insan ruhunun derinliklerine ulaşma sanatı. Bunu yapmak için gevezeliğe, süslemelere, halkın küçük görmekte haklı olduğu biçimde “edebiyat yapmaya” hiç gerek yok. Bu olsa olsa “ucuz roman” (pulp fiction) türünün bir özelliğidir. Edebiyat Mutluluktur, Zülfü Livaneli
Reklam
Oysa kültür (kendi içine kapalı, elit bir kültürden değil, toplumu kucaklayan yaratıklardan söz ediyorum) vücutta kan gibidir. Dışarıdan bakınca görünmez ama onsuz yaşam olmaz. Edebiyat Mutluluktur, Zülfü Livaneli (Sayfa 109)
Alman yazarı Hans Fallada’nın ilginç bir sözü vardır: “Marksizm halkın kültür düzeyini yükseltir, entelektüellerinkini ise düşürür. .............................................................................. Fallada’nın sözü; aklını ve kalemini bir partinin, iktidarın ve bürokrasinin emrine veren aydınları eleştiriyor. Haklı! Çünkü entelektüel, yapısı gereği muhaliftir. Her dönemi sorgular, düşünür, sürüleşmiş kitlelere katılmaz, tam tersine toplumu siyasi beyin yıkamalara karşı uyarmaya çalışır ve kaçınılmaz olarak er ya da geç bu tutumunun bedelini ödemek zorunda kalır. Bazen koca bir ülkeye karşı tek başınadır. Yağmur gibi yağan suçlamalar onu bir önyargılar bataklığında boğulmaya mahkûm eder. Ama o, başka türlü davranamaz; elinde değildir. Böyle yaşamaya mecburdur. Edebiyat Mutluluktur, Zülfü Livaneli (Sayfa 139)
Zeka, rüyaları olan büyük insanlara, kurnazlık ise köşeyi dönmeye çalışan küçük insanlara özgüdür. Edebiyat Mutluluktur, Zülfü Livaneli (Sayfa 166)
Zeki insanlar kurnaz olmaz,kurnazlar da zeki. Bu iki kavram arasında kesin bir zıtlık vardır. Einstein da kurnaz değildir, Mevlana da, Nietzsche de, Hz. İsa da. Herhangi bir salak kurnaz, bu büyük insanları iki dakikada kandırmayı başarabilir. Çünkü hem küçük hesaplara akılları ermez onların, hem de insanlıkla ilgili yüksek düşünceleri bu derece alçalmayı kavrayamaz. Edebiyat Mutluluktur, Zülfü Livaneli (Sayfa 166)
Reklam
Bazı romanlan gereksiz yere uzatıldığını, yazarın geve­zeliği yüzünden yüzlerce anlamsız sayfanın arka arkaya di­zildiği “sıkıcı” kitapların yazıldığını da gözden uzak tutma­mak gerekir. Burada öznel bir ölçü söz konusu. Eğer bir ro­man, ne kadar önemli bir konu anlatırsa anlatsın, sizi sıkı­yorsa, içinize fenalıklar basmasına neden oluyorsa, en iyisi kaldırıp bir kenara koymaktır. Borges de bunu tavsiye eder ve ekler: “Dünyada okunmayı bekleyen o kadar iyi kitap var ki!” Edebiyat Mutluluktur, Zülfü Livaneli (Sayfa 182)
Ama edebiyatın öldürülüşü, saflıktan, aymazlıktan ya da sadece züppelikten gelmiyor. Edebiyat bilinçli olarak öldürülüyor. Çünkü "önce söz vardı" kuralı gereği söz sanatları, kitleleri düşündüren harekete geçiren ya da isyan ateşini körükleyen en köklü sanat. Tanrı bile insanlara kitaplar yoluyla seslendi. Darwin, Marx, Freud, Einstein dünyayı kitaplarla değiştirdi. Bu yüzden gerçek edebiyat "kapitalist diktatörlük" için tehlikeli bir tür. Sadece tüketici olarak gördükleri bireyler düşünmesin, soru sormasın, ayaklarına blue jean geçirip kafalarına jöle sürerek mutlu olsun istiyorlar. Kitapların yaydıkları hümanist fikirlerden hiç hoşlanmadıkları için edebiyatı, varlıklı ve züppe entelektüeller arasında oynanan içi boş bir oyuna çeviriyorlar. Hitler'in kitap yakması kadar vahim bir gelişme bu. Edebiyat Mutluluktur, Zülfü Livaneli (Sayfa 37)
483 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.