Önsöz ve Giriş
Martin Heidegger'de Metafizik Fark
Martin Heidegger'de Metafizik Fark
ÖNSÖZ Eğer Ortaçağ'da geçerli olan söz vahiyin, modern çağda geçerli olan söz öznenin ise, yirminci yüzyılın ikinci yansından itibaren geçerli olan söz ise FARKındır. Çağımızda felsefeden edebiyata, tasarımdan mimariye, sanata; sinemadan psikanalize her yerde konuşan
Mistik Hermeneutik
“Felsefî Hermeneutik her şeyden önce belirli anlamlı bütünlükleri yorumlama ve anlama sanatının adıdır.” Arslan Topakkaya Mistik hermeneutik ise bütün anlatıların ve şiirlerin yorumlarının yorumlayanın kendisini ve hayatını bu yoruma göre değiştirdiği ve gerçekleştirdiği görüşürüdür. Bu durumun en açık örneği olarak M. Night Shyamalan’ın
Reklam
DOSTOYEVSKİ...
Nietzsche: Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur. Freud: Dostoyevski olmasaydı eğer, psikanaliz biraz beklemek zorunda kalacaktı. Einstein: Dostoyevski bana bütün bilim insanlarından daha fazlasını verdi.Gauss'tan bile. Albert Camus: Suç ve Cezayı okuduktan sonra ilk kez, yeteneğim hakkında kesin bir kuşku duydum. Ciddi olarak, bu işten vazgeçme olasılığını ölçüp tarttım. Cemal Süreya: Dostoyevski'yi okudum o günden beri huzurum yok. Stefan Zweig: Dostoyevski psikologların psikoloğudur.” der ve ekler " Dostoyevski bilinçdışının yeraltı dünyasına doktorlardan, hukukçulardan, suç uzmanlarından ve psikopatlardan daha derin bir şekilde sokulmuştur. Bütün insanlığın son sınırı Dostoyevski değilse hiç kimsedir. Murathan Mungan: Dostoyevski bize merhameti analarımızdan babalarımızdan çok daha iyi öğretti. Bir genç, Oğuz Atay'dan kendisine bir kitap önermesini ister. Oğuz Atay'ın cevabı net olur: " Önce Dostoyevski'yi oku, bitir. Sonra gel...
Freud, Bilinç Akışı Tekniği ve Edebiyat.
... Uzun süredir daha önceki yıllarda geçerli Viktoriyen kuramların etkisinde kalmış olan dünya, Freud'un öğretisi ve kuramlarıyla çok ilgilendi. Uygar ülkelerin aydın tabakaları ve çevreleri, onun fikirlerine büyük bir yatkınlık gösterdiler. "Ego "," libido", "baskı altında tutma" deyimleri geniş ölçüde yayıldı. Çoğunluğunu türlü nedenler ve çevreye uyumsuzlukları yüzünden kendi memleketlerini terkedip Avrupa'ya,özellikle Paris'e yerleşmiş genç, buruk, hayalkırıklığına uğramış aydın Amerikalıların teşkil ettiği sanatçı grupları Freud'un kuramlarına büyük bir ilgiyle eğildiler. Kendilerini 'Kayıp Kuşak' diye nitelendiren bu genç sanatçı grupları, Freud'un fikirlerini kendi eserlerine kaynak yaptılar. Ünlü Amerikan romancısı Scott Fitzgerald, Gertrude Stein, Şair Ernest Walsh, büyük Amerikalı yazar Ernest Hemingway, İrlandalı James Joyce söz konusu gruplaşmanın en belirgin ve seçkin kişileriydi.Özellikle James Joyce'un birzamanlar yasaklanmış olan (ULYSSES) isimli romanı bu yazarların kaleme aldığı eserlerin en tipik örneğidir. Yapılan edebiyatın temel tekniği 'bilinç akışı' diye tanımlanan bir uygulamaydı. Çok geçmeden, 'Freud tarzı düşünme ve çözümleme, edebiyatta yaygınlaştı.
#Dostoyevski "Nietzsche: Kendisinden bir şeyler öğrendiğim tek psikolog Dostoyevski olmuştur. Freud: Dostoyevski olmasaydı eğer, psikanaliz biraz beklemek zorunda kalacaktı. Einstein: Dostoyevski bana bütün bilim insanlarından daha fazlasını verdi.Gauss'tan bile. Albert Camus: Suç ve Cezayı okuduktan sonra ilk kez, yeteneğim hakkında kesin bir kuşku duydum. Ciddi olarak, bu işten vazgeçme olasılığını ölçüp tarttım. Cemal Süreya: Dostoyevski'yi okudum o günden beri huzurum yok. Stefan Zweig: Dostoyevski psikologların psikoloğudur.” der ve ekler " Dostoyevski bilinçdışının yeraltı dünyasına doktorlardan, hukukçulardan, suç uzmanlarından ve psikopatlardan daha derin bir şekilde sokulmuştur. Bütün insanlığın son sınırı Dostoyevski değilse hiç kimsedir. Murathan Mungan: Dostoyevski bize merhameti analarımızdan babalarımızdan çok daha iyi öğretti. Bir genç, Oğuz Atay'dan kendisine bir kitap önermesini ister. Oğuz Atay'ın cevabı net olur: " Önce Dostoyevski'yi oku, bitir. Sonra gel...
Delirmenin bile içe siner kıvamda ele düşmediği bir süreçten geçiyoruz. Herkes başkasının acısını kendi hakikatini sırtlanmaya tercih ediyor. Gözün, görme iddiasından utanmadığı , zihnin, şuursuzluğun kısık ateşine terk edildiği, aşkın, rüsvalıkla taçlandırıldığı,ancak korkunun sinirleri canlı tuttuğu, dostluğun, hüsrana gebe kaldığı... ve anlamak, sanki henüz bulunmamış bir dildeki tek sözcük... insan; bütünü parçaya sığdırma telaşında. Olmayanın suçu ne? İnsan, bütün başkalarındaki -kendinin-yollarını tüketti. Kendi olamayanlar kendilik durağına vardılar. Kalan insanlığımızın homurtusunun makamı an be an değişiyor. Kendini doğru okumak iddiasındaki insan hala kendi yerine zamanın anlamsız tanımına sığınmakta. Her yeni fikir yokluğun çelmesine takılıyor. Bütün denklemler kendine saldırıyor ilkin. Edebiyat kalan kırıntıları topluyor yerden. Tarih kimi isterse onu anlatıyor. Sanat kum akan bir çeşmeye döndü. Ressamlar fırçayla şiir yazıyor... Tebessüm ortak malımız ne de olsa, küfürle süsledikçe keskinleşiyor... insan her köşe başında ,yürütmediği aklın haksız yorgunluğuyla beklemekte ve his dediğin, güvenin taşıdığı dışkıdır artık... Mehmet
Reklam
124 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.