Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şaziment Küskü

Şaziment Küskü
@edebiyat_tutku
Yazar~Çizer~Okur Ömrümün musikisi kalbim.. Yeşile Düştüm
Çileyi koklayıp gül niyetine Zindana girersen beni de çağır Sabrı, kanaatı bal niyetine Ekmeğe dürersen beni de çağır Bazen iki dünya sığar içime Bazen iki güneş doğar içime Bazen gam yağmuru yağar içime Sen beni ararsan, beni de çağır Dostların var ise divanelerden Gözyaşın aktıysa minarelerden Binlerce senelik viranelerden Bir şeyler sorarsan, beni de çağır Ezelin ezelden öncesi vardı Yine sonsuzluk sonsuzun ardı Zaman yumağına bizi kim sardı Aklını yorarsan, beni de çağır Dışarda göz yanar, içerde yürek Taahhüt ehline tahammül gerek Mazlum yarasına merhem diyerek Gözyaşı sürersen, beni de çağır Abdurrahim Karakoç~
Reklam
Hayat, yaşandıkça yazılır; yazıldıkça yaşanır. Gözlerin kalemindir senin, gördüklerin mürekkebin. ... Kalemin ucunda yitirilmiş harfsindir bazen, hiçbir lugatte adın geçmez. Bazen yarım bırakılmış bir cümlesindir, tamamlamaya kimsenin kudreti yetmez. ... Bir deli kazandır içinde kaynayan. Gözlerine yansıyanı görürler de bulunmaz bir seni anlayan. Fuat Oskay~Kapattım Çatlağını Kalbimin
Seni düşündüğüm zaman İçimde bir çocuk bahçesinin kapıları açılıyor Dünyanın bütün çocukları doluyor içeri Seni düşündüğüm zaman İlkbahar gibi bir şey oluyor Anlatılmaz bir sevinç kaplıyor her şeyi.. Elimdeki kalem Parmaklarımda şakıyan Bir kuşa dönüşüyor Masam bir güneş denizinde yüzüyor.. Seni düşündüğüm zaman Yalnızlık çeken sözcükler Kol kola giriyor birden.. Seni düşündüğüm zaman Bir bulut oluyorum Uçmaktan başka bir şey bilmeyen.. Ataol Behramoğlu~

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İLİM İLİM BİLMEKTİR İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır Okumaktan murat ne
Kar Altında Hüzün Denemesi Dünyanın en uzun hüznü yağıyor, Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne. Kar yağıyor ve sen gidiyorsun, Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun, Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimizi O insan ve tabiat çağını.
Reklam
Daha dokunmadan kurudu irem çöllere bir türlü yağamıyorum yeni bir koşunun başlangıcında biraz deprem sonrası biraz şehir hülyası bir kalp yangınından geriye kalan siyah gözlerine beni de götür artık bu yerlere sığamıyorum.
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa, sormasa beni Sen gelsen yeter. Huzur ellerinin güzelliğidir Gözlerin karşımda bir mutluluk denizi Her sabah soframızda ekmeğimizi
NÂZIM HİKMET’E Sen “Promete’nin çığlıklarını Kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam” Sen benim mavi gözlü arkadaşım Kabil değil unutmam seni. 26 Eylül 1943
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor Onlardan kalbime sevda geçmiyor Ben yordum ruhumu biraz da sen yor Çünkü bence şimdi herkes gibisin Yolunu beklerken daha dün gece Kaçıyorum bugün senden gizlice Kalbime baktım da işte iyice Anladım ki sen de herkes gibisin Büsbütün unuttum seni eminim Maziye karıştı şimdi yeminim Kalbimde senin için yok bile kinim Bence sen de şimdi herkes gibisin Nâzım Hikmet~
Kara bir noktaya vuruldum ,küçük bir böceğin küçük kanatlarında , Uçmak hayalim olsa o karanlık noktada kaybolmak için ölürdüm . Onun gibi uğur getirmek için giderdim ,dönmeyi göze bile almadan , Ölü taklidi yapamayacak kadar sevdiklerim var bu dünyada ! Küçük bir böceğin kanatlarında özgürce fakat sonu olan bir yere , Sarı bir diyarda kırmızıya bürünen kanatlar altında bu gök , Yağmur gibi can veren toprağın üstünde, yeşil renkler altında Nice insanın kalbinden geçen en masum dilekleri taşıyan kanatlar , Şimdi nerede bilinmez ilk tuttuğum dilek ,ilk uçurduğum uğur böceği , Kimi uçuyor belki kimi taşıyamıyor ama hepsi uğur dolu gökyüzünde , küçük bir böceğin küçük kanatlarında , Kara bir noktaya vuruldum. Turgut Uyar~
Reklam
Aşk' dedin, bağrıma soktun bıçağı Akan kanım göl olmadan tükenmez Sevda kokan bu yaranın çiceği Petek petek bal olmadan tükenmez. Hasret nedir? Yarına sor, düne sor İnanmazsan dönder-aktar gene sor Sensiz geçen geceleri bana sor Saatleri yıl olmadan tükenmez. Görsem derim biçimini, rengini Kötü talih yüksek yapar engini İçimdeki bu sevginin yangını Kemiklerim kül olmadan tükenmez Abdurrahim Karakoç~
YALNIZLIK Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan, Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık. Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık. Gördüm yapraklarımın bir bir döküldüğünü, Baharda yaşamanın bilmedim nedir tadı. Gemi yüzü görmeyen bir limanın hüznünü Kimsesiz gönlüm kadar hiçbir gönül duymadı. Bir ayna parçasından başka beni kim anlar, Bir mum gibi erirken bu bitmeyen düğünde? Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar; Aynalar da olmasa işim ne yeryüzünde? Cahit Sıtkı Tarancı ( 1910 - 1956 )
Gözlerim gözlerinde dinlenirken eriyor, Eriyor yaklaşırken dudağına dudağım. Zerrelerim çözülmüş gibi sesler veriyor, Ben sıcak bir denize inen buzdan bir dağım. Yanında damla damla bittiğimi duyarım, Yoklarım yerinde mi yüzüm, alnım, saçlarım? Bir göğüs geçirerek derim ki:Yine varım, Fakat bir rüya gibi şimdi kaybolacağım Bir gün,için içimde neyim varsa alacak, Varlığım bir su olup kabından boşalacak, Benden nişan olarak kucağında kalacak Boş bir yığın:Elbisem, gömleğim, boyunbağım. Faruk Nafiz Çamlıbel~
DENİZ SARHOŞLARI Köpükten omuzları birbirine dayanmış, Yüksek, mağrur başları akşam rengiyle yanmış, Sahile koşuyorlar bak deniz sarhoşları!... Bazen yırtık yelkenli bir sandala çarparak, Bazen ufkun kıpkızıl şarabına taparak Gitgide coşuyorlar bak deniz sarhoşları!... Rüzgârların ıslığı en yakın yoldaşları... Yıllarca dövünerek içi yenmiş taşları Bir anda parçalayıp doyacak bu sarhoşlar!... Çılgın gönüllerinde aşkın en büyük kini, Yosunlu kayaların o yeşil gözlerini Deli âşıklar gibi oyacak bu sarhoşlar!... Ömer Bedrettin Uşaklı~
85 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.