Haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin yüreğindir.
Dostum… Güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma… Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de! Unutma, yolcu değişir, yol değişir, ama menzil değişmez. Yolcuya bakıp, yolunu tanıma. Yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver. Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil; Asıl vahim olan yolcunun
HAZRET-İ ALİ’DEN (R.A.) HİKMETLER
Hz. Ali’ye (r.a) şöyle soruldu: “Gökten daha ağır, yerden daha geniş, denizden daha zengin, taştan daha sert, ateşten daha yakıcı, zemherirden daha soğuk, zehirden daha acı olan nedir?” Hz. Ali (r.a.) şöyle cevap verdi: “Doğru, dürüst kimselere iftira atmak, gökten daha ağırdır. Doğruluk, yerden daha geniştir. Kanaatkârın kalbi, denizden daha
Reklam
Murtezâ Radmehr’in Hayat Hikayesinden Kesitler...
.......İçinde bulunduğum ruhi, fikri ve duygusal çöküntüye rağmen dışarıya hiçbir şey yansıtmamaya özen gösteriyor ve her şey yolundaymış gibi hareket ediyordum. Bir seferinde öğrenci birliği tarafından öğrenci yurtlarını denetlemekle görevlendirilmiştim. Öğrencilerin yurduna gittiğimde bana bakışları çok farklıydı, sanki istihbarat görevlisi,
“Amelin tuz gibi az olsun, fakat edebin ekmeğin unu gibi çok olsun”
İnsanın kemâle eriştiren yolda ihtiyacı olan amel ve edebin,un ve tuz metaforu ile anlatılması amelin kıymetsizliği veya farzların terki gibi anlaşılmamalıdır.Zira amelin yokluğu değil azlığı söz konusu edilmiştir.Dolayısıyla hiçbir edep,ameli gereksiz kılmayacağı gibi hiçbir amel de edepsizliği meşru kılmaz.nafile amelin azlığına rağmen çok edebin kişinin seyrini hızlandıracağı anlaşılmaktadır.Amelin tuza, edebin una benzetilmesi şöyle de yorumlanabilir.Tuzsuz unla ekmek yapılabilir,karın doyurulabilir ancak bu halk nazarında makbul değildir. İnsanlar sadece zaruret ve hastalık hallerinde tuzsuz ekmek tercih ederler.Unsuz tuz ise tek başına insanı beslemez.Nitekim Hucurât Sûresi’nde Efendimiz (s.a.v.)’e karşı yapılacak bir edepsizliğin kişinin amellerini iptal edeceğine değinilir.Şu hâlde insanı ahlaksızlıktan ve kötülükten alıkoyan ibadet ile ibadetleri taçlandıran edebin bir arada bulunması hedeflenen ideal noktadır. 
KÖTÜ AHLÂKIN İLACI
Ahlâk; insanın ruhundaki “huy” denilen bir meleke, bir husûsiyet demektir. Güzel melekelere ve bunların güzel neticelerine “güzel ahlâk”; çirkin melekelere ve bunların çirkin neticelerine de “kötü ahlâk” denilir. Mesela; edep, tevazu, birer güzel ahlâktır. Kibir, cimrilik de birer kötü ahlâktır. Bütün kötü ahlâkların ilacı, kısaca şu sekiz şeydir: 1. Cimrilik, kibir ve benzeri manevî hastalıkların hakikatlerini, zararlarını, sebeplerini bilmek, o hastalıkların zıtları olan cömertlik, tevazu gibi güzel ahlâkı ve bunların faydalarını öğrenmek. 2. Kötü ahlâktan meneden, güzel ahlâk ile ahlâklanmaya teşvik eden nasihatleri dinlemek ve amel etmeye çalışmak. 3. Kendinde manevî hastalıkların olup olmadığını, varsa neler olduğunu araştırmak, düşünmek ve ayıplarını kendisine bildirecek sâdık, samimi dostlar edinmek. Zira mümin, kardeşinin aynasıdır ve herkes kendi ayıbını kendi başına bilemez. 4. Manevî hastalıkların sebeplerini birbirinden ayırt etmek. Çünkü sebepleri ayırt edilmezse tedavi yolları bilinemez. 5. O hastalığın sebeplerini gidermek, o kötü ahlâka mukabil ve zıt olan faziletli ameller işlemek ve onları öğrenmek uğrunda meşakkatlere katlanmak. Zira hastalıklar, zıtları ile tedavi edilir. 6. Kendini, gizli ve aşikârda ayıplayarak, kınayarak, nefsine (bu kötü ahlâkı işlediği için) yumuşaklık göstermemek. 7. Nefsinin istediğinin zıddını yapmak. Mesela cimriyse kendini, sadaka vermeye alıştırmak. 8. Eğer bu anlatılanlarla tedavi mümkün olmazsa adaklar adamak, yeminler etmek sûretiyle kendisini zorlamak.  
*VAKTİ SAHUR🌹* *VAKTİ DUA 🤲* *Bismillahirrahmanirrahim* 🤲🌹 *Ya Rabbim Ümmet-i Muhammedi Namaz ehli eyle..* 🌹🤲 *Ya Rabbim Ümmet-i Muhammedi Kuran ehli eyle..*
Reklam
99 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.