Ve o irade ki ölmez, içte kalır.
İradenin, güçlü iradenin gizlerini kim bilebilir ki?
Çünkü Tanrı da yönelimliliğinin doğası sayesinde
her şeyin içinde bulunan büyük bir iradedir.
İnsan kendisini meleklere ya da ölüme tam anlamıyla ancak
güçsüz iradesinin zayıflığından teslim eder.
JOSEPH GLANVILL.
Leydi Ligeia ile nasıl, hattâ tam olarak nerede
tanıştığımı kesinlikle hatırlayamıyorum.
Aradan çok yıllar geçti ve çektiğim acılar hafızamı köreltti.
Veya belki de şimdi bunları anımsayamamamın sebebi sevgilimin kişiliğinin,
engin bilgisinin, eşsiz ama sakin güzelliğinin, kısık sesli, ahenkli
konuşmasındaki heyecan verici ve büyüleyici fesahatin kalbime
son derece düzenli ve gizli adımlarla, fark edilmeyecek ve bilinmeyecek
şekilde girmiş olması. Yine de onunla ilk tanıştığım ve en sık görüştüğüm yerin
Ren Nehri yakınındaki büyük, eski, çürüyen bir şehir olduğunu sanıyorum.
Ailesinden -bahsettiğini kesinlikle işittim.
Son derece köklü bir aileden geldiği şüphesiz. Ligeia! Ligeia!
Her şeyden çok dış dünyanın izlenimlerini zayıflatmayı gerektiren
çalışmalara gömülmüşken, sadece o tatlı sözcük -Ligeia- gözlerimin
önüne onun artık yaşamayan görüntüsünü getirmeye yetiyor.
Kuyu ve Sarkaç, Edgar Allan Poe’nun dehşet öykülerinden biridir. Hem olay hem de durum öyküsü ögelerini barındırır. Fakat olay öyküsü yönü ağır bastığı için olay öyküsüdür. Anlatıcının neden yargılandığına dair bilgi vermeyen öykünün türü modern öyküdür. Betimlemelerle süslenmiş öykünün kişisi Ligeia ve Boşboğaz Yürek’teki gibi birinci kişinin
''Ve gözleri düş kuran şeytanın gözleri
Gibi,
Ve üstünden akan lamba ışığı zemine düşürüyor
Gölgesini;
Ve ruhum zeminde dalgalanan bu gölgeden
Bir daha asla-alamayacak kendisini.''
Poe ile ilk tanışıklığım çocukluk zamanıma rastladığından beri, üzerime düşen gölgesinden -tıpkı yukarıdaki dizede söylediği gibi- alamadım kendimi. Onun
Bazı yazarlar vardır gereksiz bir şekilde abartilir, edgar allan poe bana göre kesin olarak onlardan biri, 700 sayfalık kitabin okunmaya değer kısmı olsa olsa 150 sayfa kadardır geri kalanı hakikaten yazmaya değmeyecek okumaya hiç değmeyecek sacmaliktan, basit kurgudan, yuzde sekseni yanlis, hatali ve donemin modasi olan fransizcadan alinma gereksiz yere kullanilan alinti ve sozcuklerden ibaret.
Yazarin kitabin sonlarinda "blackwood tarzi bir makale nasil yazilir" kisminda kulturlu gozukmek icin icin olur olmadik yerde fransizca kullanmayi elestirmesi kendi icinde ne kadar tutarli oldugunu gosteriyor.
Kitabin bir kisminda 20 sayfa boyunca o donem kullanilan robotu enine boyuna arastirmasi apayri bir konu ve ne icin geldik ne okuduk tarzi bir eziyet.
O kadar oyku icinde guzel olabilecek ikisi olsa olsa altin bocek ve ligeia sanirim.
Benim icin kitabin iyi yani edgar allan poe'nun kocaman bir balondan ibaret oldugunu ogretmesi, gotik tarzi oykuye hic yaklasmamam gerektigini hatirlatacak olmasi