"Tanrılar yaratmak ve onlara bir zihin kuramı atfetmek, olası birçok fayda sağlar. En önemlisi, tanrıların aklımızı okuyup ne düşündüğümüzü bildiğine dair inanca yol açmasıdır. Birçok dinle ilgili yapılmış araştırmalarda tanrıların 'insanların her birini derinden tanıdığı, onların ruhlarını ve kalplerini bildiği' tasavvur edilir. Bering'e göre bu 'atalarımızın yaptıkları eylemlerin doğaüstü bir izleyici tarafından sürekli gözetlendiği, çetelesinin tutulduğu ve yargılandığı hissine kapılmalarına ve buna göre davranmalarına, kısacası daha büyük toplumsal düzene yol açmıştır.'"
"Pişmiş yiyeceklerin beslenmede sağladığı avantaj, Homo erectus'un beyninin atalarının beyninden daha büyük olmasının bir nedeni olabilir. İlk homininler, yemeği paylaşmak için kamp ateşi etrafında toplandıklarında, yemeğin pişirilmesi sosyal etkileşimin gelişmesine de yardım etmekteydi."
Reklam
“Dinin geçmişte belki de işimize yaramış olması günümüzde küresel bir uygarlık kurmamızın önündeki en büyük engel olma ihtimalini ortadan kaldırmaz.”
Sayfa 252Kitabı okudu
“Tanrıların ortaya çıkışı evrimin bir adaptasyonu mudur ve evrimsel olarak avantaj yaratmış mıdır yoksa tanrıların ortaya çıkışı evrimin sadece bir yan ürünü, bir yazarın sözleriyle ‘ilkel bir zihnin işlevini kaybetmiş bir kalıntısı’ mıdır?”
“Nasıl bir şaheser şu insan! Ne kadar soylu akıldan yana, melekeleri ne kadar sınırsız; endamıyla,hareketiyle ne kadar kusursuz ve göz alıcı; davranışlarında bir melek sanki, kavrayışında neredeyse bir tanrı; En güzel yaratığı dünyanın,canlıların üstün örneği! Oysa benim için tek bir toz zerresi!” William Shakespeare, Hamlet.
Reklam
“İnsan tam anlamıyla ikiye bölünmüştür: Kendi dikkat çekici benzersizliğine dair bir farkındalığa sahiptir, böylece yüce bir görkemle doğadan ayrışır ancak yine de körü körüne ve ahmakça toprağın altına girerek çürür ve sonsuza dek yok olur. Bu ikilemle yüzleşmek ve onunla birlikte yaşamak zorunda olmak dehşet vericidir.”
“Din, biz insanların maymun kuzenlerimizden niteliksel olarak gerçekten ayrıştığı bir olgudur.”
Büyük imparatorluklar, büyük tanrılar ve büyük dinler gerektirir. Üç bin yıl önce Mezopotamya ve Mısır şehirleri için yeterli olan ilk tanrılar (doğa güçleri, yaşam ve ölüm tanrıları) pek çok etnik gruba mensup, milyonlarca insandan oluşan imparatorluklar oluştuğunda artık yeterli gelmiyordu. Yönetimin yeni dünya düzenini kapsayacak şekilde sistemleştirilmesi zorunluydu.Aynı şekilde böylesi bir yönetimin ayrılmaz bir parçası oldukları için tanrıların ve dinlerin de sistemli hâle getirilmesi gerekiyordu.
Hayat yolculuğunda tanrıların sembolik ve anıtsal desteğini yanına almak yapayalnız insan için huzur ve güven verici olmuştur. Bu tür destekler, yaşam dramının kaçınılmaz sonuyla ilgili bir şeyler fısıldayan iç sesleri susturur.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.