Son zamanların oldukça popüler olan yazarından okuduğum ikinci kitaptı. Hizmetçi'yi okuyup yazarın akıcı anlatımını sevdiğim için "okuyamama dönemlerinde işime yarar" diyerek aklıma yazmıştım.
Sakın Yalan Söyleme kitabına youtubeda izlediğim yabancı bir kızda denk geldim. Dilimize çevrildiğini fark edince de hemen şans vermek
Bir süredir yorumumu toparlamaya çalışıyorum çünkü puanım konusunda şüphelerim var. Bu yorumun sonuna gelene kadar puanımı kesinleştireceğimi düşünüyorum. Zaten epeydir kitap yorumu yazmadığım için körelmişim biraz. Hadi yorumuma geçelim.
Yazarı ilk kez bu kitabıyla tanıdım. Yalın ve güzel bir anlatımı var. Bir günde bile bitirebileceğiniz kadar
Nezaket, genellikle nezaketten en uzak olan insanların kullandığı bir sözcüktü. Çünkü nazik insanlar bu sözcüğü bir silah olarak kullanmazlardı. Nazik insanlar her şeyin bir nedeni olduğunu ve her öykünün iki tarafı olduğunu da bilirlerdi.
“Biliyor musun, bana nazik davranıyorsun ve benden hoşlanmaya başladığını düşünüyorum.”
O iri vücut olduğu yerde kaldı ve başını çevirip gri gözlerini yüzüme dikerken, sert ve ciddi ses tonuyla, “Senden hoşlanmadığımı kim söylüyor?” dedi.
“Gerçekten de bir kartalmış, öyle mi?” “Rehabilitasyon görevlisinin gördüğü en büyüklerden biriymiş. Kadın neredeyse yedi kilo olduğunu söyledi.”
Yürümeyi kestim. “Yedi kilo mu?”
“Yerden alıp bir muhabbet kuşuymuş gibi kafese koymanıza çok güldü ”
“İnsanları mutlu etmeyi severim.”
Bakışları dizlerime takıldı ve gözlerini oradan ayırmadan, “Neler oldu? Çok mu kötü yaralandın?” dedi.
Daha çok tökezlemeyi andıran bir adım attım. “Düştüm.” Burnumu çektim. “Kırılan tek şey ruhum.”