Bir Şeye Dayanarak Yemek
Hz. Muhammed [sallâllâhu aleyhi vesellem) sürekli bir çeşit oturmayıp bazan sağına yastık koyarak dayanırdı. Yemek sırasında bir yere dayanmay yasaklar, "Ben dayanarak bir şey yemem. O, cahillk, kibirlik alametidir" buyururlardı Soluna bir șey koyup dayandığı ishak b. Mansûr'dan [radyallahu anh] rivayet olunmuştur. Dayanarak yemek yemek ise dört çeşitir: 1. Bir yanı üzerine, 2. Elini yere koyarak onun üstüne, 3. Bağdaş kurup döşeğe yaslanarak, 4. Arkasina yastık koyup ona dayanmak sûretiyle. Bunların dördü de yasaktır. Hastalık gibi herhangi bir özrü varsa herhangi bir mahzuru yoktur.
1) Birinci Örnek A) Bir işçi toplumun hesabına (10) elma üretmekte, toplum da ona üretimi karşılığında bütün ihtiyacını karşılayacak bir elma vermektedir. B) Bir işçi toplumun hesabına (10) elma üretmekte, toplum da ona üretimi karşılığında ihtiyacım karşılamaya yetmeyen bir elma vermektedir. 2) İkinci Örnek Bir işçi, başka bir ferdin hesabına (10) elma üretmekte ve yaptığı işten bir elma değerinden daha az ücret almaktadır. 3) Üçüncü Örnek Bir işçi kendisi için (10) elma üretmektedir. SONUÇ Birinci (A), üretimini hiç arttırmayacak çünkü üretimi ne kadar arttırırsa arttırsın. o üretimden ihtiyacını karşılayan bir elmadan fazla alamayacaktır. Bundan dolayı toplum için çalışanlar devamlı olarak ve otomatikman ilgisizdirler. Birinci (B), Onu üretmeye teşvik eden neden yok, çünkü kendi ihtiyacını karşılardan, toplum için üretmektedir. Ancak, toplumun genel çalışma koşullarına mecburen boyun eğme durumunda kaldığı için çalışmaya isteksiz olarak devam edecektir. İkinci: Esas itibarıyla üretmek için değil ücret elde etmek için çalışmaktadır, ücreti ihtiyacını karşılayacak kadar olmadığına göre ya daha iyi ücret verecek yeni bir efendi aramaya başlayacak veyahut hayatını sürdürmek için bulunduğu işte çalışmaya devam edecektir. Üçüncü: Çekinmeden veya mecbur olmadan üreten tek insan... Sosyalist toplumda ferdi ihtiyaçları aşan, ferdi bir üretime olanak yoktur. Başkalarının hakkına tecavüz ederek veya başkalarını kullanarak kişisel ihtiyaçların karşılanması da mümkün değildir.
Reklam
gaile 1. Sıkıntı, dert, keder, üzüntü: "Küçücük yaşta, büyüklüğün olanca gaileleri kendi üzerlerine yığılmış kimseler görülür." - Ahmet Midhat Efendi 2. Uğraştırıcı iş, çekilmesi zor yük. 3. İstenmeyen durum.
Muhammed'in çok karısı var. 1, 2, 3, 4, 5 ... Böyle gidiyor. Yaşlanmış olan Sevde Bint Zem'a'nın dışında hepsi genç, hepsi güzel. Ve hepsi de cinsel istekli. "Adalet" olsun diye, Muhammed'in bunlarla cinsel birleşmesi "sıra"ya konmuştur. Sevde’nin dışında kimse, sırasını başkasına kaptırmak istemiyor. İşte bu böyleyken, "ayet" geliyor; durumu değiştiriyor: Ahzâb Suresi’nin 51. ayeti. Ve şu anlamdaki sözle başlıyor: - "(Ey Muhammedi) Onlardan (yani karılarından) dilediğini geriye bırakır, dilediğini öne alabilirsin..." Ne demek bu? Hadis ve yorumlara göre şu demek: - "Ey Muhammedi Artık nöbet, sıra zorunlu değil senin için. Nöbeti, sırası gelse bile, dilediğin karınla cinsel birleşmeyi erteleyebilir, ondan önce dilediğin karınla yatabilirsin. Sözün özü: - Kur’an'ın "Efendi Tanrı"sı (Rabb), Muhammed'in, karılarıyla olan "cinsel ilişki düzeni"ndeki işini kolaylaştırıyor. İlişkiyi "sıraya koyma (nöbet)" zorunluğunu kaldırıyor. "Hevâ"sının seçiminde özgür olsun diye onu serbest bırakıyor. "Hangi karınla ne zaman yatmak istersen, özgürsün, yatabilirsin!" diyor. İşte bunun üzerine, Âişe dayanamayıp o sözü söylüyor: - "Bakıyorum da, senin Efendi Tanrı'n (Rabb), yalnızca senin şeyinin keyfini (hevâm) yerine getirmek için koşuyor."
Efendi Anadolu... Boşuna yorulma.Sen ahlâksızkiğa karar verdiğin zaman da beceremeyeceksin..
Müslüman Bir Mimarlık Öğrencisine
Şu sekiz konuda kültür sahibi olmadan sönük ve donuk projeler çizen sıradan bir mimar olabilirsin ama iyi, güçlü, büyük mimar olamazsın. 1.Hüsn-i Hat öğrenip hattat olacaksın... 2.Fuzuli Divanı'nı okuyup anlayıp şerh edecek seviyede edebiyat bileceksin... 3.Müzik kültürün olacak. Abdülkadir Meragî'yi, Dede Efendi'yi, Şeyh Rakım El-kutlu'yu ve daha onlarca musiki üstadını bileceksin... 4.İstanbul kültür, görgü, mürüvvet, ahlâk, nezaket, incelik, zarafet ve kibarlığına sahip olacaksın... 5.Günlük hayatta en fazla kullandığın üç kelime şunlar olacak: Efendim, teşekkür ederim, estağfrullah. 6.Bir kış günü lapa lapa kar yağarken Cenab Şehabeddin'in Elhan-ı Şita şiirini hüzünle okuyacaksın... 7.Parayı, maddî menfaati din iman hâline getirmeyeceksin.... 8. Ulvi ilhamlara, sünuhata açık ve hazır olacaksın...
Sayfa 74 - Bedir yayınevi
Reklam
347 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.